Yenidoğan Çetesi hakim karşısında: Kan donduran ifadeler
Yenidoğan Çetesi hakim karşısında: Kan donduran ifadeler
Dün yapılan duruşmada ifade veren Hakan Doğukan Taşçı, "Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi" ifadeleriyle "pes" dedirtti.
Haber Giriş Tarihi: 19.11.2024 10:06
Haber Güncellenme Tarihi: 19.11.2024 10:11
Kaynak:
Ensonhaber
İstanbul, Çorlu ve Tekirdağ'da 12 bebek para için öldürüldü.
SGK'dan para almak isteyen Yenidoğan Çetesi, 12 bebeği göz göre göre öldürdü.
12 bebeği öldüren sanıklar, yakayı ele verdi ve dün ilk duruşma görüldü.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında çete başı Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanık, ilk kez hakim karşısına çıktı.
Henüz çete başı olan Sarı ve Gönen'in ifadelerine geçilmedi.
Ancak ilk duruşmaya, Hakan Doğukan Taşçı'nın savunmaları damga vurdu.
SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ
Üzerine atılan suçlamaları kabul etmeyen Taşçı, bebeklere yapılan işkencelerden de bahsetti. "Bebeğin fişini çek gitsin" şeklinde ifadelerin kullanıldığı çeteye dair Taşçı, şu sözleri söyledi:
"BEBEĞİN FİŞİNİ ÇEK"
Doktor Şehmuz Çelik adını bazen doktor Şehmuz Çelik adıyla hasta kabul ediyorum. Kaya Bebek ile ilgili, 'Çocuk gözümün önünde öldü' sözlerimin üzerine, gece 3 civarı Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi.
Rıza Hocaymış doktor, ama tanımıyorum, çocuk doktoru olarak biliyorum. Hasta kötüydü, ben de telefondan yardımcı olmaya çalıştım. O bebek öldü. Aileye böyle bir durum olmadı gibi gösterdiler. Batuhan hemşire yardımcısıydı, arkadaşımdı. Doktorun müdahale etmesi gerekiyordu.
"HER ŞEY SGK'DAN FAZLA PARA ALMAK İÇİN"
Yoğun bakım ne kadar doluysa hastane o kadar para kazanıyor, tabii ki bu yüzden hastaneleri doldurmamızı istiyorlar. Bu durumu da usulsüz sevk ya da fazladan yatışla yapıyorduk. SGK’dan biraz daha para kazanmak için. Mert ile sık sık iptal edilen taburcularla ilgili tartışıyorduk.
Fırat Sarı'ya 'Doğukan hırsızlık yaptı' dedim. İlaç kaybolmuştu, Fırat Sarı bana söyledi. Bebek ilaçları kayıptı, ama öyle bir durum olmadı. Fırat Sarı ile konuşurken 'Mert’i şikayet edeceğim' dedim şikayette ettim, 112’ye şikayet ettim, usulsüz bebek sevkiyatlarıyla ilgili, mesela Kaya Bebek, ihmali olan bebeklerle ilgili. Doktor olmayan yerde kanıta da ihtiyaç yok. Elimdeki videoyu zaten sundum.
Birinci hastanesinin sürekli akciğer filmi bozuluyordu. Hastayı takip ederken filmini çekemiyorduk, bu kötü bir şey. Fırat Sarı sana 'Hasta yok, doldur' diyordu. Fırat Sarı, bir günde doldurmanı istiyor. Ne kadar çok hasta, o kadar para demek. 112 hasta geliyor, sürekli öyle para kazanılıyor, hastalar dolduruluyor.
FIRAT SARI, HASTAYA FAZLA ÜCRET SÖYLEYİP ARADAKİ KOMİSYONU ALIYOR"
Her hastane sahibi para kazanmak ister. Hasta sayısının fazla tutulmasını, daha fazla para kazanmasını Fırat Sarı'ya söylüyorlar.
Aileden para aldığım söyleniyor. Ben almadım. Fırat Sarı, hastaya ücreti hastanenin istediğinden fazla söyleyip aradaki komisyonu kendisine alıyor.
"3 GÜNLÜK ENTÜBEYE SGK DAHA FAZLA PARA ÖDER"
Buradan kafamıza göre bir hasta listesi belirledik, 'Bu çocuk nasıl birşey' mesajı üzerine, basamak listesi hasta şablonu ve kötü hasta şablonu var bizden yazılı istemiyorlardı bunlar gerçeğe aykırıydı. Biz sadece çarşaf liste yapıyorduk.
SGK'ya bildirmiyorduk. Hasta 5 günlük entübeyken 10 günlük gösterilmiş. Hasta 3 günlük entübe ise SGK daha fazla para öder. O yüzden SGK’dan para almak için daha fazla entübe yazıyorduk.
"FIRAT SARI 'BU ÇOCUK ZATEN ÖLECEK' DEDİ"
Mahkeme başkanının '14 hastam var. Biraz hasta mı beklesek diye konuşmuşsun' sözü üzerine, Taşçı, “Bekleyen kişi ben değilim. Birim sorumlusu olduğum için söylüyorum. Yoğun bakıma bir hasta geldiğinde, aileye doktor olmadan bilgi veriyordum. Aile de bana doktor diye hitap ediyordu.
Ben de doktor değilim demiyordum. Türkmen hastaydı. 500 bin lira ameliyat parası vardı. Aile, para olmadığı için ameliyatı kabul etmedi. Bir hafta yaşardı, ama şans eseri 1 haftadan fazla yaşadı. Hastanın kullandığı ilaçlar ve hastane yönetimiyle Fırat Sarı, ‘Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?’ dedi.
Ancak 44 gün yaşadı. Çocuk öldükten sonra, çocuğun babaannesi aradı, ‘Bebeğin naaşını vermediler’ dedi. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Ben de şok oldum, hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum. Çocuğun naaşını verdiler." sözlerini sarf etti.
"HASTANE YÖNETMİ, ÖLÜM SAATİNİ İLERİYE ÇEKMEMİZİ SÖYLEDİ"
Taşçı, “Hastane yönetimi, ölen kişinin ölüm saatini biraz ileriye çekmemi söyledi. Sebebi de hastanede doktor yoktu. Şehmus bey bu duruma tepki gösterdi. Şehmus Bey'in çoğu hastadan haberi yoktu. Hastaneye kim yatmış, kim gelmiş çoğu zaman haberi olmuyordu. Ben Birinci Hastanesi'nde 6 ay sigortalı çalıştım. Benim çalıştığım dönemde hiçbir bebek ölmedi. Bir usulsüzlük varsa evet kabul ettim.
Epikrizi sadece şablon olarak yazıyorduk. Şablonu da maksimum 5-6 kez olmuştur. Şablonlar da doğru yazılmıyordu. Hastanenin yoğun bakım odası 3'üncü basamaksa daha çok hasta gösteriyorduk. Entübe olarak gösterdiğimizde bebek otomatik olarak 3'üncü basamak oluyordu.
Entübe olarak hasta gösteriliyordu ama bu hastanın neden akciğer filmi yok diyerek geri dönüş olmuyordu. Hastaneler nasıl denetimden geçiyordu. Hastaların sevk sürecinde, kendi anlaşmalı oldukları hastanelerden sevki oluyordu.
Örnek olarak A hastanesi dolması gerekirken B hastanesinin yoğun bakımı dolduruluyordu bu durumda para vermemek mümkün değildir diye düşünüyorum. İlker Gönen, daha çok hastaların genel durumu ile ilgilenirdi. Doktordan gizli, epikriz yazılamaz" ifadelerini kullandı.
İDDİANAMEDEN: KİM İÇİN NE KADAR CEZA İSTENİYOR?
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere, toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık","suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yenidoğan Çetesi hakim karşısında: Kan donduran ifadeler
Dün yapılan duruşmada ifade veren Hakan Doğukan Taşçı, "Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi" ifadeleriyle "pes" dedirtti.
İstanbul, Çorlu ve Tekirdağ'da 12 bebek para için öldürüldü.
SGK'dan para almak isteyen Yenidoğan Çetesi, 12 bebeği göz göre göre öldürdü.
12 bebeği öldüren sanıklar, yakayı ele verdi ve dün ilk duruşma görüldü.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında çete başı Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanık, ilk kez hakim karşısına çıktı.
Henüz çete başı olan Sarı ve Gönen'in ifadelerine geçilmedi.
Ancak ilk duruşmaya, Hakan Doğukan Taşçı'nın savunmaları damga vurdu.
SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ
Üzerine atılan suçlamaları kabul etmeyen Taşçı, bebeklere yapılan işkencelerden de bahsetti. "Bebeğin fişini çek gitsin" şeklinde ifadelerin kullanıldığı çeteye dair Taşçı, şu sözleri söyledi:
"BEBEĞİN FİŞİNİ ÇEK"
"HER ŞEY SGK'DAN FAZLA PARA ALMAK İÇİN"
FIRAT SARI, HASTAYA FAZLA ÜCRET SÖYLEYİP ARADAKİ KOMİSYONU ALIYOR"
"3 GÜNLÜK ENTÜBEYE SGK DAHA FAZLA PARA ÖDER"
"FIRAT SARI 'BU ÇOCUK ZATEN ÖLECEK' DEDİ"
Mahkeme başkanının '14 hastam var. Biraz hasta mı beklesek diye konuşmuşsun' sözü üzerine, Taşçı, “Bekleyen kişi ben değilim. Birim sorumlusu olduğum için söylüyorum. Yoğun bakıma bir hasta geldiğinde, aileye doktor olmadan bilgi veriyordum. Aile de bana doktor diye hitap ediyordu.
Ben de doktor değilim demiyordum. Türkmen hastaydı. 500 bin lira ameliyat parası vardı. Aile, para olmadığı için ameliyatı kabul etmedi. Bir hafta yaşardı, ama şans eseri 1 haftadan fazla yaşadı. Hastanın kullandığı ilaçlar ve hastane yönetimiyle Fırat Sarı, ‘Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?’ dedi.
Ancak 44 gün yaşadı. Çocuk öldükten sonra, çocuğun babaannesi aradı, ‘Bebeğin naaşını vermediler’ dedi. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Ben de şok oldum, hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum. Çocuğun naaşını verdiler." sözlerini sarf etti.
"HASTANE YÖNETMİ, ÖLÜM SAATİNİ İLERİYE ÇEKMEMİZİ SÖYLEDİ"
Taşçı, “Hastane yönetimi, ölen kişinin ölüm saatini biraz ileriye çekmemi söyledi. Sebebi de hastanede doktor yoktu. Şehmus bey bu duruma tepki gösterdi. Şehmus Bey'in çoğu hastadan haberi yoktu. Hastaneye kim yatmış, kim gelmiş çoğu zaman haberi olmuyordu. Ben Birinci Hastanesi'nde 6 ay sigortalı çalıştım. Benim çalıştığım dönemde hiçbir bebek ölmedi. Bir usulsüzlük varsa evet kabul ettim.
Epikrizi sadece şablon olarak yazıyorduk. Şablonu da maksimum 5-6 kez olmuştur. Şablonlar da doğru yazılmıyordu. Hastanenin yoğun bakım odası 3'üncü basamaksa daha çok hasta gösteriyorduk. Entübe olarak gösterdiğimizde bebek otomatik olarak 3'üncü basamak oluyordu.
Entübe olarak hasta gösteriliyordu ama bu hastanın neden akciğer filmi yok diyerek geri dönüş olmuyordu. Hastaneler nasıl denetimden geçiyordu. Hastaların sevk sürecinde, kendi anlaşmalı oldukları hastanelerden sevki oluyordu.
Örnek olarak A hastanesi dolması gerekirken B hastanesinin yoğun bakımı dolduruluyordu bu durumda para vermemek mümkün değildir diye düşünüyorum. İlker Gönen, daha çok hastaların genel durumu ile ilgilenirdi. Doktordan gizli, epikriz yazılamaz" ifadelerini kullandı.
İDDİANAMEDEN: KİM İÇİN NE KADAR CEZA İSTENİYOR?
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere, toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.
Kaynak: Ensonhaber
Doğal antibiyotik arıyorsanız, bu çayları için!
Bakanlık ifşaya devam ediyor: Bir köfteci daha listede
Adana'da şehit olan polis memuru Mustafa Akgül son yolculuğuna uğurlandı
Beşiktaş - Fenerbahçe derbisinin VAR hakemi Kadir Sağlam
Bursaspor U17'ye Galatasaray engeli!
Kartalkaya'da kayak sezonu erken açıldı!
Mersin'de koca vahşeti: Eşini yeni aldıkları evin önünde öldürdü
Kieran Trippier'dan Dele Alli itirafı geldi: Formunu kaybetti
Sürücüler dikkat! Tarih değişti: Yaptırmayan ceza ödeyecek
Gürcistan parlamentosunda havai fişekli protesto sürüyor: 48 gözaltı
Bursa'da otoparklarda yer kalmadı! Uzun kuyruklar oluştu
Bursa Tarihi Kapalı Çarşı'da cumartesi yoğunluğu!
Suriye'de muhalifler ilerliyor: Şam'a 20 kilometre kaldı
MİT'ten nokta operasyon: PKK'nın sözde yöneticisi Mürvet Gülsever öldürüldü
Fransızlar, Notre Dame Katedrali'ne girişlerin "ücretsiz" kalmasını istiyor