Zihinsel bir sağlık sorunu olan paranoid kişilik bozukluğu, kişinin başkalarına ve çevresine karşı güvensizlik duyması ve şüpheyle yaklaşması durumudur. Bursada Bugün'e konuşan NEV Esentepe Hastanesi'nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, paranoid kişilik bozukluğunun nedenlerini anlattı.
Haber Giriş Tarihi: 08.04.2025 11:16
Haber Güncellenme Tarihi: 08.04.2025 11:17
Kaynak:
Bursada Bugün
SEMA ÜSTÜNTAŞ / BURSADA BUGÜN
Paranoya ortada hiçbir delil veya belirti olmadan kişinin kendini tehdit ve tehlikede altında olduğunu düşünmesidir.
Bursada Bugün'e konuşan NEV Esentepe Hastanesi'nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, paranoid kişilik bozukluğunun nedenlerini anlattı.
"KİŞİNİN GERÇEKLİK ALGISINDA MUTLAK BİR KOPMA YARATMAZ"
Paranoid kişilik bozukluğundan bahseden NEV Esentepe Hastanesi'nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, "Paranoid kişilik bozukluğu, insan zihninin en kırılgan ama aynı zamanda en sert zırhlarından birini anlatır bize. Bu bozukluğu yaşayan bir kişi, sürekli olarak çevresindekilerin kendisine zarar vermek, aldatmak ya da küçük düşürmek gibi niyetler taşıdığına inanır. Gerçek bir tehdit olmasa bile, tehdit algısı hep oradadır ve genellikle keskindir. Bu insanlar genelde güvensizliklerini dışa vurmazlar ama içlerinde sürekli bir tetikte olma hali vardır. Kendilerini korumak için duygusal mesafeler kurar, samimiyete karşı temkinli yaklaşır, hatta çoğu zaman en yakınındaki insanların bile niyetlerini sorgularlar. Paranoid kişilik bozukluğu, diğer birçok ruhsal rahatsızlıktan farklı olarak, kişinin "gerçeklik algısında" mutlak bir kopma yaratmaz. Yani kişi, halüsinasyonlar görmez, delüzyonel(sanrısal) bir dünyada yaşamaz. Ancak olayları algılayışı, yorumlayışı, ilişkileri kurma biçimi hep bir tehdit filtresinden geçer. Örneğin iş yerinde bir toplantı sırasında söylenen masum bir cümle, onun zihninde bir aşağılama ya da planlı bir dışlama olarak kodlanabilir. Ya da partnerinin telefonuna bir kez bakması, bir ihaneti ispatlamak için yeterli bir neden gibi görülebilir. Bu bozukluk genellikle erken erişkinlik döneminde belirti vermeye başlar. En sık görüldüğü kişiler ise genellikle içe dönük, kuşkucu, öfkesini dışa vurmakta zorlanan, duygularını açıkça ifade edemeyen bireylerdir. Ve ne yazık ki bu kişilerin en büyük yalnızlığı da, en çok ihtiyacı olan şeyden -güvenden- kaçmalarıdır. Çünkü paranoid yapıdaki bireyler, birine yaklaştıklarında incinme olasılığına karşı hep bir mesafe koyarlar. Bu da ilişkilerde kırılganlık ve yalnızlık döngüsünü beraberinde getirir. Bu bozukluğun kökenine indiğimizde ise çoğu zaman çocuklukta yaşanmış güvensiz ilişkiler, duygusal ihmaller ya da travmatik deneyimler görürüz. Birey, bir zamanlar incinmiş ve o incinmeyi tekrar yaşamamak adına zihinsel bir savunma geliştirmiştir. Ne yazık ki bu savunma, zamanla işlevselliğini kaybedip bir duvar haline dönüşür.
Paranoid kişilik bozukluğu olan kişiler terapiye genellikle çok isteyerek gelmezler. Çünkü bir başkasına iç dünyalarını açmak, zaten var olan tehdit algılarını daha da yoğunlaştırabilir. Terapist ile güven ilişkisini kurmak zaman alır. Ancak uzun vadeli psikoterapiyle, özellikle psikodinamik temelli ya da şema terapi gibi derinlemesine çalışan yöntemlerle, kişi bu düşünce kalıplarını fark etmeye ve yeniden yapılandırmaya başlayabilir" dedi.
"TERAPİ SÜRECİ BU PARÇAYI GÖRÜNÜR KILMAKLA BAŞLAR"
Paranoid kişilik bozukluğunun, sadece bireyin iç dünyasını değil, ilişkilerini, iş yaşamını, sosyal çevresini de derinden etkileyen bir yapı olduğunu belirten Psikolog Helin Ezgi Deniz, "Kimi zaman bu kişiler haksızlığa uğradıklarını düşündükleri için öfke patlamaları yaşayabilir, kimi zaman da kendi içlerine dönerek sessiz bir savaşın içine çekilirler. Ama unutulmamalıdır ki, bu bozukluk da diğer tüm ruhsal sıkıntılar gibi anlaşılmak ve iyileştirilmek ister.
İçeride bir yerlerde hâlâ güvenmeyi isteyen, ama bunu nasıl yapacağını bilemeyen bir parça vardır. Ve terapi süreci, bu parçayı görünür kılmakla başlar. Çünkü bazen insan en çok, kendisinden bile sakladığı kırılgan yanına sarılınca güçlenir" ifadelerine yer verdi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Paranoid kişilik bozukluğu nasıl anlaşılır?
Zihinsel bir sağlık sorunu olan paranoid kişilik bozukluğu, kişinin başkalarına ve çevresine karşı güvensizlik duyması ve şüpheyle yaklaşması durumudur. Bursada Bugün'e konuşan NEV Esentepe Hastanesi'nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, paranoid kişilik bozukluğunun nedenlerini anlattı.
SEMA ÜSTÜNTAŞ / BURSADA BUGÜN
Paranoya ortada hiçbir delil veya belirti olmadan kişinin kendini tehdit ve tehlikede altında olduğunu düşünmesidir.
Bursada Bugün'e konuşan NEV Esentepe Hastanesi'nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, paranoid kişilik bozukluğunun nedenlerini anlattı.
"KİŞİNİN GERÇEKLİK ALGISINDA MUTLAK BİR KOPMA YARATMAZ"
Paranoid kişilik bozukluğundan bahseden NEV Esentepe Hastanesi'nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, "Paranoid kişilik bozukluğu, insan zihninin en kırılgan ama aynı zamanda en sert zırhlarından birini anlatır bize. Bu bozukluğu yaşayan bir kişi, sürekli olarak çevresindekilerin kendisine zarar vermek, aldatmak ya da küçük düşürmek gibi niyetler taşıdığına inanır. Gerçek bir tehdit olmasa bile, tehdit algısı hep oradadır ve genellikle keskindir. Bu insanlar genelde güvensizliklerini dışa vurmazlar ama içlerinde sürekli bir tetikte olma hali vardır. Kendilerini korumak için duygusal mesafeler kurar, samimiyete karşı temkinli yaklaşır, hatta çoğu zaman en yakınındaki insanların bile niyetlerini sorgularlar. Paranoid kişilik bozukluğu, diğer birçok ruhsal rahatsızlıktan farklı olarak, kişinin "gerçeklik algısında" mutlak bir kopma yaratmaz. Yani kişi, halüsinasyonlar görmez, delüzyonel(sanrısal) bir dünyada yaşamaz. Ancak olayları algılayışı, yorumlayışı, ilişkileri kurma biçimi hep bir tehdit filtresinden geçer. Örneğin iş yerinde bir toplantı sırasında söylenen masum bir cümle, onun zihninde bir aşağılama ya da planlı bir dışlama olarak kodlanabilir. Ya da partnerinin telefonuna bir kez bakması, bir ihaneti ispatlamak için yeterli bir neden gibi görülebilir. Bu bozukluk genellikle erken erişkinlik döneminde belirti vermeye başlar. En sık görüldüğü kişiler ise genellikle içe dönük, kuşkucu, öfkesini dışa vurmakta zorlanan, duygularını açıkça ifade edemeyen bireylerdir. Ve ne yazık ki bu kişilerin en büyük yalnızlığı da, en çok ihtiyacı olan şeyden -güvenden- kaçmalarıdır. Çünkü paranoid yapıdaki bireyler, birine yaklaştıklarında incinme olasılığına karşı hep bir mesafe koyarlar. Bu da ilişkilerde kırılganlık ve yalnızlık döngüsünü beraberinde getirir. Bu bozukluğun kökenine indiğimizde ise çoğu zaman çocuklukta yaşanmış güvensiz ilişkiler, duygusal ihmaller ya da travmatik deneyimler görürüz. Birey, bir zamanlar incinmiş ve o incinmeyi tekrar yaşamamak adına zihinsel bir savunma geliştirmiştir. Ne yazık ki bu savunma, zamanla işlevselliğini kaybedip bir duvar haline dönüşür.
Paranoid kişilik bozukluğu olan kişiler terapiye genellikle çok isteyerek gelmezler. Çünkü bir başkasına iç dünyalarını açmak, zaten var olan tehdit algılarını daha da yoğunlaştırabilir. Terapist ile güven ilişkisini kurmak zaman alır. Ancak uzun vadeli psikoterapiyle, özellikle psikodinamik temelli ya da şema terapi gibi derinlemesine çalışan yöntemlerle, kişi bu düşünce kalıplarını fark etmeye ve yeniden yapılandırmaya başlayabilir" dedi.
"TERAPİ SÜRECİ BU PARÇAYI GÖRÜNÜR KILMAKLA BAŞLAR"
Paranoid kişilik bozukluğunun, sadece bireyin iç dünyasını değil, ilişkilerini, iş yaşamını, sosyal çevresini de derinden etkileyen bir yapı olduğunu belirten Psikolog Helin Ezgi Deniz, "Kimi zaman bu kişiler haksızlığa uğradıklarını düşündükleri için öfke patlamaları yaşayabilir, kimi zaman da kendi içlerine dönerek sessiz bir savaşın içine çekilirler. Ama unutulmamalıdır ki, bu bozukluk da diğer tüm ruhsal sıkıntılar gibi anlaşılmak ve iyileştirilmek ister.
İçeride bir yerlerde hâlâ güvenmeyi isteyen, ama bunu nasıl yapacağını bilemeyen bir parça vardır. Ve terapi süreci, bu parçayı görünür kılmakla başlar. Çünkü bazen insan en çok, kendisinden bile sakladığı kırılgan yanına sarılınca güçlenir" ifadelerine yer verdi.
Kaynak: Bursada Bugün
Ünlü dizi oyuncusu hırsızlık yaparken yakalandı!
Öğrenciler hem ambalaj tasarlayacak hem de kazanacak
Bursa'da otomobil tarlaya uçtu
Cem Kılıç'tan Laluka Bademli'de unutulmaz bir gece
İMSİAD YÖNETİMİ’NDEN TURKEYBUİLD ZİYARETİ
TEKSTİLDE YENİLİKÇİ FİKİRLER YARIŞTI HEM YARIŞMACILAR HEM SEKTÖR KAZANDI
BURSA BUSADER'DE YENİ ÜYELERE ROZET TAKILDI
Başkan Aydın ‘19 Mart’tan 19 Nisan’a Ne Oldu’ğunu konuştu
İznik’te Müziğe Adanmış Bir Ömür
Elektrik Direğine Çarpan Araçta Üç Kişi Hayatını Kaybetti
O marka taksitle otomobil satışı kampanyası başlattı! 3 model için geçerli
İsrail Gazze'deki Sınır Kapılarını 7 Haftadır Kapalı Tutuyor
Resmi Gazete'de yayımlandı! Planlı sezaryene yasak getirildi
Denizli'de turizm sıcak hava balonlarıyla 'yükseliyor'
Yozgat'ta CHP'nin traktör balonu patladı