Çok üzgünüm...
Hatta ve hatta üzüntünün de ötesinde cidden tarifsiz bir hayal kırıklığı var içimde ... Üstüne üstlük bir de çaresizlik hali mevcut ki; bizim o meşhur medya mahallemizde olan biten her biri birbirinden enteresan halleri izlemekle meşgulüm bugünlerde sadece...
Çünkü bizim tarafta ortalık fena halde karışık, bulanık ve de karmaşık...
Peki kim ya da kimler neden karıştırdı o güzelim medya mahallemizi dersiniz?
Hemen anlatayım çok değerli okur;
Taklitçiliği, kopyala yapıştır formülüyle harmanlayıp üstüne bir de yapay zekaya yapıştırıp saniyelik köşe yazısı veyahut haber yazdım diyerek övünüp caka satan çakma gazeteciler ...
Meselenin asıl vahim olan kısmıda sayılarının her geçen gün ışık hızıyla artması...
Aslında siz anlıyorsunuz onları...
Hele hele haber kaynaklarımız siyasete yön veren vekiller, başkanlar, ekonomiye değer katan kimlikler ve de bu kente katkı sağlayan çok sayıda farklı platfomda faaliyet gösteren isimler bizzat biliyor medyanın o çakal ve de çakma yapay zekalı müsveddesi gazetecilerini...
Bazen de çok garip ve de ilginç bir şekilde kendi kendilerini ele veriyor ve yazdıklarının kendi kalemlerine ait olmadığını kendileri söyleyiveriyor onlar;
Yani 'Yüz surat hacı murat' misali sadece ve sadece çıkar odaklı kalemşörlük yaptıklarını ortalığa saçı veriyorlar.
Eh vaziyet böyle olunca da bizim buralarda ortalık 'Yapay Zekalı Dijital Çakma Gazeteci' kaynıyor.
Bu köşeden açık açık söyleyelim:
Gazetecilik, bir komut satırı değil, vicdan mesleğidir.
Haber ya da bir köşe yazısı “Kopyala- oluştur” tuşuna basarak değil, emek vererek, hissederek, sorgulayarak yazılır.
Ve fakat medyaya paraşütle iniş yapan bazıları gerçek gazeteciliği “yapay zekâya yazdırayım, altına da kendi adımı koyayım” kolaycılığına çevirip öyle bir saçmalıyorlar ki;
Gerçek gazetecileri ayırt eden çok değerli okurlar onların bu basit hallerini ibretlik bir filmi izler gibi seyrediyorlar ...
O vakit yapay zekâ ile haber yapıp köşe yazanlar çok dikkat etmeli ...
Çünkü o haberlerde insan yok!..
Ne soran bir göz, ne titreyen bir vicdan, ne de gerçeğin izini süren bir kalp var.
Sadece soğuk bir algoritmanın dizdiği kelimeler var o yazılarda...
O kelimeler bilgi taşır belki ama hakikati asla....
Birileri çıkıp “Ama teknoloji gelişiyor, biz de ayak uyduruyoruz” diyor ya;
Hayır efendim!
Teknolojiye değil, tembelliğe ayak uyduruyorsunuz.
Bir haberin kaynağına gitmeden, bir yüzü görmeden, bir sesi duymadan ya da gitseniz dahi iş bilmezliğiniz ve de tembelliğinizden ötürü, gazetecilikten çıkar sağlamak uğruna yapay zeka hırsızlığı yapmak var mı ?
Bir de hiçbir şey olmamış gibi yapıp Bursa'nın başkanları ve akil kimlikleri ile "gazeteciyim' diyerek boy boy poz verme yarışına girip, o foto karelerinde en başta yer kapabilmek için resmen fırsat kolluyorsunuz ....
Zaten o karelere bir girdiniz mi 'Tamamdır iş bitmiştir ' diyerek çekilen fotoları bir bir sosyal medyanızda paylaşıp kaptığınız bütçeleri adeta tescilliyorsunuz..
Bunun adı gazetecilik değil maalesef 'Klavye Cambazlığıdır'.....
Bir de şuna çok dikkat edin;
Yapay zeka algoritması 'hızlı bilgi' üretir ama derinliksiz haber verir.
Ve de en mühimi 'Kusursuz dil' kurar ama duygusuz cümle yazar.
Herşeyi bir kenara bırakın;
Hakikat şudur; 'Gazeteciliğin özü insandır'.
Bir makine haber yazabilir, ama vicdan sahibi olamaz.
Bir sistem manşet atabilir, ama hesap soramaz.
İşte tam da bu yüzden haber kaynaklarımız ve kamuoyundan ricamdır;
Gerçek gazetecileri bu çakma- yapay kalemşörlerden ayırın ve de sistemlerinizden eleyin lütfen....
Çünkü bir süre sonra;
Yapay ve de çakma haber hırsızlarının önüne geçemeyecek ve her gün biraz daha artan bütçe vs ..taleplerinin altında ezilip, onların yapay zeka akıllı yazılarının yerle yeksan edilen ve en ağır cümlelerle eleştirilen baş aktörleri olacaksınız....