
Ortadoğu'da demografik yapı, 21. yüzyıl boyunca bölgenin kaderini belirleyecek köklü bir dönüşüm sürecine giriyor. 2024-2100 dönemine yönelik projeksiyonlar, Orta Doğu ülkelerinin büyük bölümünde nüfus artışının devam edeceğine işaret ederken, Türkiye ve İran bu tablonun önemli istisnaları olarak öne çıkıyor.
Öngörülere göre Mısır, Irak, Suudi Arabistan, Yemen ve Suriye gibi ülkeler, ekonomilerini, işgücü piyasalarını, su talebini ve bölgesel jeopolitiği yeniden şekillendirecek büyük nüfus artışları yaşayacak.
TÜRKİYE'DE TABLO TERSİNE DÖNÜYOR
Diğer yandan Türkiye ve İran'da ise tablo tersine dönüyor. Düşen doğurganlık oranları ve hızla yaşlanan nüfus, bu iki ülke için "demografik kış" anlamına geliyor. Uzmanlar, bu durumun yaratacağı temel zorlukları şöyle sıralıyor:
Ekonomik Büyüme: Genç işgücünün azalması, büyüme potansiyelini aşağı çekebilir.
Sosyal Güvenlik: Emekli nüfusun artmasıyla sosyal güvenlik sistemleri üzerindeki yük sürdürülemez hale gelebilir.
Savunma Doktrini: Nüfus avantajını kaybeden ülkelerin, savunmada "insanlı güçten" "teknoloji ve yapay zeka" odaklı sistemlere geçişi hızlanacak.
Bu demografik makas, 21. yüzyılın sonunda bölgesel liderlik yarışını da etkileyecek. Nüfus yoğunluğunun Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika'ya kayması, kültürel ve ekonomik çekim merkezlerinin de yer değiştirmesine neden olabilir. Kentleşme, iç göç ve sınır ötesi hareketlilik, bölgedeki "istikrar" kavramını yeniden tanımlayacak.