
Dünya serbest dalış rekortmeni Şahika Ercümen, son yıllarda daha sık görünür hale gelen müsilaja (deniz salyası) dikkati çekmek için tek nefesle Marmara'nın derinliklerine daldı.
Sarı, müsilajın üç temel tetikleyicisi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Deniz yüzeyi sıcaklıkları artıyor. Şu anda Marmara Denizi'nin sıcaklığı 40 yıllık ortalamadan 3 derece daha yüksek. Marmara Denizi'ni kirletiyoruz. Marmara Denizi'nin çevresindeki 7 ilde 25 milyondan fazla insan yaşıyor ve bunların atıklarının en iyi ihtimalle yarısını arıtıyoruz. İki kişinin atığının birini arıtmıyoruz, biri hiç arıtmadan denize gidiyor. Türkiye'nin yarısından fazlasına hizmet sunan bir sanayiyi getirip Marmara Denizi'nin çevresine kümelendirmişiz. Onların atıklarının yine en iyi olasılıkla yüzde 30'unu arıtıyoruz, yüzde 70'i hiç arıtmadan denize gidiyor. Tarımsal zehirleri ve diğer atıkları, kıyı tahriplerini, yanlış balıkçılık yönetimini bunları daha saymadık bile. Tüm bunlar ikinci tetikleyici faktör olarak Marmara Denizi'nde müsilajın nedeni oluyor."
"FELAKET BOYUTUNDA BİR MÜSİLAJLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Üçüncü nedenin ise Marmara Denizi'nin orijinal yapısı olduğuna dikkati çeken Sarı, Marmara Denizi'ni doğuştan astımlı bir çocuğa benzeterek, şunları anlattı:
"Kocaman bir deniz ama sadece büyük denizlere İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı ile bağlı. Bu yüzden Karadeniz'in suları üstten kuzeyden güneye doğru Akdeniz'e, Akdeniz'in suları alttan Karadeniz'e doğru akıyor. Bu iki su tabakasını birbirinden ayıran bir geçiş tabakası var. Bu geçiş tabakası dikey karışımları sınırlandırıyor. Bu da Marmara Denizi'ni çok hassas bir hale getiriyor. Bir astımlı çocuğunuz olsa onu talaşlı işler yapan marangoza çırak olarak verir misiniz? Çırak olarak verecekseniz bir saatçinin yanına verebilirsiniz daha temiz ortamlarda çalışması için. Marmara Denizi'ni pamuklara sarıp korumamız gerekirken ne yapmışız? Ne kadar kötülük varsa hepsini yapmışız. Sonuç, bu üçlü tetikleyici devrede."
Felaket boyutunda bir müsilajla karşı karşıya olduklarının altını çizen Sarı, müsilaj yüzeye çıkmadan varlığının kabul edilmediğini, görülenlerin yok sayıldığını dile getirdi.
Prof. Dr. Sarı, şöyle devam etti:
"O güzelim denizin altına daldım. 3 metreden itibaren 25 metreye kadar bulut kümeleri halinde müsilaj var aşağıda ve bu müsilaj dibe çöküyor. Dipteki pinaları öldürüyor. Dipteki süngerleri öldürüyor. Mercanları öldürüyor. Süngeri yemiyorsunuz belki ama süngerler suyu filtre ediyorlar. Pinalar öldü, şu anda bu dalışım esnasında müsilajın yüzeyini kaplaması yüzünden ölen pinalara rast geldim. Bir tane pina saatte 6 litre deniz suyunu filtre ediyor. Pina, benim arıtmadan denize gönderdiğim, kirletip temizlemediğim suyu arıtıyor. Ama benim yanlış davranışım, denizle kurduğum yanlış ilişki yüzünden pinalar da ölüyor."
"MARMARA'NIN YÜZEYİNDE FARKLI YERLERDE MÜSİLAJI YENİDEN GÖRECEĞİZ"
Prof. Dr. Sarı, "Marmara Denizi ekosistemi eğer yeniden toparlanacaksa, restore olacaksa, ıslah olacak iyileşecekse, kurtaracaksak Marmara'yı, en büyük yardımcımız pina." dedi.
Müsilajın şimdi de onları öldürdüğünü kaydeden Sarı, "Deniz çayırlarının üzerini kaplıyor. Deniz çayırının bir metrekaresi günde 10 litreden fazla oksijen üretiyor. Yani iki nefes alıyorsak bir tanesi denizden geliyor. Şimdi onların üzerini battaniye gibi örttüğü için onlar fotosentez yapamıyor. Bize oksijen üretemiyor. Bu yüzden Marmara Denizi derinlerinde yaşanan müsilajla ilgili çok büyük kayıplarımız var. Lakin illa yüzeye çıkmasını bekliyorsak üzgünüm ama gidişat onu gösteriyor. Yakın zamanda komple Marmara'nın yüzeyinde farklı yerlerde müsilajı yeniden göreceğiz." diye konuştu.
Sarı, 6 aydır balıkçıların müsilaj yüzünden çalışamadıklarını ve zarar ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: "Yüzeye çıktığında turizmden zarar etmeye başlayacağız. Ekolojik kayıplarımız sınırsızdı şimdi buna bir de ekonomik kayıplarımız eklenecek. Çok hızlı hareket etmemiz lazım. Acilen yapmamız gereken siyaset üstü davranarak tüm yerel yönetimler, merkezi yönetim, özel sektör bir araya gelmeliyiz. Bir masanın etrafında toplanmalı Marmara Denizi'ni kurtarmak için acilen harekete geçmeliyiz."