İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, tarihi eserlerin korunması ve güçlenmesinin ele alındığı 'Tarihi Eserler Çalıştayı'nı gerçekleştirdi.
Haber Giriş Tarihi: 28.06.2025 11:23
Haber Güncellenme Tarihi: 28.06.2025 11:24
Kaynak:
Bursada Bugün
"BU ESERLER GEÇMİŞ VE GELECEĞİN YAPI TAŞLARIDIR"
İMO Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem, "Bugün burada, yalnızca taş, tuğla, harç ve ahşapla inşa edilmiş yapılardan değil; bir milletin hafızasını, kültürel sürekliliğini ve kimliğini temsil eden tarihî miraslarımızdan söz edeceğiz. Bu eserler, sadece geçmişin değil; geleceğin de yapı taşlarıdır. Onları anlamak, korumak ve yaşatmak ise başta biz mühendisler olmak üzere tüm meslek disiplinlerinin ortak sorumluluğudur" ifadelerini kullandı.
"TARİHİ ESERLERİN KORUNMASI ETİK VE KÜLTÜREL BİR MESELEDİR"
Erdem, "Tarihî eserlerin korunması, yalnızca bir restorasyon meselesi değil; aynı zamanda teknik, estetik, etik ve kültürel bir meseledir. Bu eserlerin taşıyıcı sistemlerinden malzeme özelliklerine, zeminle kurdukları ilişkiden çevresel etkileşimlerine kadar pek çok teknik boyutu vardır. Özellikle yığma yapılarda karşılaştığımız stabilite problemleri, nem ve rutubet kaynaklı bozulmalar ve statik-dinamik davranışların yeniden analizi gibi pek çok mühendislik başlığı, koruma sürecinin temel yapıtaşlarıdır. Bunun yanında, bir tarihi eserin "aslına uygun" olarak yeniden ihyası, modern mühendislik yaklaşımlarının tarihsel bağlamla uyum içinde nasıl kullanılacağını da sorgulatmaktadır. Gelişen yazılım teknolojileriyle birlikte dijital belgeleme, 3D lazer tarama, yapay zekâ destekli modelleme ve malzeme analizleri artık bu sürecin ayrılmaz parçaları hâline gelmiştir" ifadelerini kullanarak tarihi eserlerin korunması konusuna dikkat çekti.
Tarihi eserlerin önemini ve sahip çıkılması gerektiğini vurgulayan Erdem, "Tarihi eserler bir toplumun kolektif hafızasıdır. Kültürel kimliğimizin şekillendiği, geçmişle bağ kurabildiğimiz somut hafıza alanlarıdır. Bu nedenle, bu eserlerin yaşatılması yalnızca bir mühendislik görevi değil; aynı zamanda bir etik sorumluluk, bir medeniyet ödevidir. Şunu unutmamalıyız: Kültürel mirasını koruyamayan toplumlar, geleceğe de güçlü bir iz bırakamazlar. Ne yazık ki geçmişte; plansız kentleşme, rant odaklı yaklaşımlar, bilimsel dayanağı olmayan müdahaleler ve restorasyon adı altında yapılan tahribatlar, geri dönülmez kayıplara yol açtı. Tarihi dokunun ruhunu ve bütünselliğini bozan bu tür uygulamalardan artık uzak durmalıyız. Koruma, sadece yapıyı değil; onun çevresiyle, hikâyesiyle, kültürel sürekliliğiyle birlikte ele alınmalıdır. Bu noktada inşaat mühendislerine çok büyük sorumluluk düşmektedir. Bizler yalnızca yeni yapılar tasarlayan ve inşa eden kişiler değiliz. Aynı zamanda var olan yapıların dayanıklılığını analiz eden, restore eden, risk analizlerini gerçekleştiren, sürdürülebilir malzeme ve teknikleri öneren uzmanlarız. Bu bilinçle, geçmişi geleceğe taşıyan mühendislik anlayışını yeniden tanımlamamız gerekiyor" ifadelerine yer verdi.
"BURSA'NIN TARİHSEL KİMLİĞİNİ GÜÇLENDİRECEK"
Erdem, "Doğru restore edilmiş ve kamusal erişime açılmış tarihi yapılar, kültürel turizmin bel kemiğini oluşturmaktadır. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan alanların ziyaretçi sayılarına baktığımızda, kültürel mirasın ekonomik getirisi de açıkça görülmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir hassasiyet vardır: Turizme açılan yapılar ticari meta hâline getirilmemelidir. Koruma bilinci, kullanımla birlikte daha da güçlendirilmelidir. Bu dengeyi sağlamak; planlamacıların, belediyelerin, kamu kurumlarının ve teknik uzmanların omuz omuza yürüttüğü disiplinlerarası bir süreci zorunlu kılmaktadır. Bursa özelinde konuşacak olursak; Hanlar Bölgesi, Cumalıkızık, Muradiye Külliyesi, Ulucami, Yeşil Türbe, Irgandı Köprüsü, Yıldırım ve Tophane sırtları gibi birçok kültürel miras alanı, sadece kentin tarihî kimliğini değil; aynı zamanda turizm stratejisinin merkezini oluşturmaktadır. Bu eserlerin belgelenmesi, bilimsel temelli restore edilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması, Bursa'nın tarihsel kimliğini güçlendirecek ve uluslararası alandaki cazibesini daha da artıracaktır" şeklinde açıklamalarda bulunarak tarihi eserlerin turizm ve kentlere katkısı hakkında konuştu.
"TARİHİ ANLAMAK VE GELECEĞE TAŞIMAK HEPİMİZİN GÖREVİ"
Gerçekleştirilecek Tarihi Eserler Çalıştayı'nın içeriğine değinen Erdem, "Bu çalıştayda tarihî yapılarla ilgili çok boyutlu bir değerlendirme yapacağız. Koruma tekniklerinden yasa ve mevzuatlara, mimari mirasın belgeleme süreçlerinden malzeme analizine, depreme dayanıklılık hesaplamalarından yeniden işlevlendirme projelerine kadar pek çok konu başlığında değerli uzmanların katkılarını dinleyeceğiz. Tarihi eserlerin sadece korunması değil, aynı zamanda doğru şekilde okunması, yaşatılması ve topluma mal edilmesi noktasında; mühendislik disiplinlerinin ne denli önemli bir rol üstlendiğini ortaya koyacağız. Çalıştayımız, yalnızca bir bilgi paylaşımı ortamı değil; aynı zamanda yeni fikirlerin, ortak projelerin ve bilimsel dayanışmanın da başlangıcı olacaktır. Tarih yalnızca geçmişe ait değildir; onu anlamak, korumak ve geleceğe taşımak hepimizin ortak görevidir" ifadelerini kullandı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İMO Bursa'dan 'Tarihi Eserler Çalıştay'ı
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, tarihi eserlerin korunması ve güçlenmesinin ele alındığı 'Tarihi Eserler Çalıştayı'nı gerçekleştirdi.
"BU ESERLER GEÇMİŞ VE GELECEĞİN YAPI TAŞLARIDIR"
İMO Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem, "Bugün burada, yalnızca taş, tuğla, harç ve ahşapla inşa edilmiş yapılardan değil; bir milletin hafızasını, kültürel sürekliliğini ve kimliğini temsil eden tarihî miraslarımızdan söz edeceğiz. Bu eserler, sadece geçmişin değil; geleceğin de yapı taşlarıdır. Onları anlamak, korumak ve yaşatmak ise başta biz mühendisler olmak üzere tüm meslek disiplinlerinin ortak sorumluluğudur" ifadelerini kullandı.
"TARİHİ ESERLERİN KORUNMASI ETİK VE KÜLTÜREL BİR MESELEDİR"
Erdem, "Tarihî eserlerin korunması, yalnızca bir restorasyon meselesi değil; aynı zamanda teknik, estetik, etik ve kültürel bir meseledir. Bu eserlerin taşıyıcı sistemlerinden malzeme özelliklerine, zeminle kurdukları ilişkiden çevresel etkileşimlerine kadar pek çok teknik boyutu vardır. Özellikle yığma yapılarda karşılaştığımız stabilite problemleri, nem ve rutubet kaynaklı bozulmalar ve statik-dinamik davranışların yeniden analizi gibi pek çok mühendislik başlığı, koruma sürecinin temel yapıtaşlarıdır. Bunun yanında, bir tarihi eserin "aslına uygun" olarak yeniden ihyası, modern mühendislik yaklaşımlarının tarihsel bağlamla uyum içinde nasıl kullanılacağını da sorgulatmaktadır. Gelişen yazılım teknolojileriyle birlikte dijital belgeleme, 3D lazer tarama, yapay zekâ destekli modelleme ve malzeme analizleri artık bu sürecin ayrılmaz parçaları hâline gelmiştir" ifadelerini kullanarak tarihi eserlerin korunması konusuna dikkat çekti.
"MİRASINI KORUYAMAYAN TOPLUMLAR GELECEĞE İZ BIRAKAMAZ"
Tarihi eserlerin önemini ve sahip çıkılması gerektiğini vurgulayan Erdem, "Tarihi eserler bir toplumun kolektif hafızasıdır. Kültürel kimliğimizin şekillendiği, geçmişle bağ kurabildiğimiz somut hafıza alanlarıdır. Bu nedenle, bu eserlerin yaşatılması yalnızca bir mühendislik görevi değil; aynı zamanda bir etik sorumluluk, bir medeniyet ödevidir. Şunu unutmamalıyız: Kültürel mirasını koruyamayan toplumlar, geleceğe de güçlü bir iz bırakamazlar. Ne yazık ki geçmişte; plansız kentleşme, rant odaklı yaklaşımlar, bilimsel dayanağı olmayan müdahaleler ve restorasyon adı altında yapılan tahribatlar, geri dönülmez kayıplara yol açtı. Tarihi dokunun ruhunu ve bütünselliğini bozan bu tür uygulamalardan artık uzak durmalıyız. Koruma, sadece yapıyı değil; onun çevresiyle, hikâyesiyle, kültürel sürekliliğiyle birlikte ele alınmalıdır. Bu noktada inşaat mühendislerine çok büyük sorumluluk düşmektedir. Bizler yalnızca yeni yapılar tasarlayan ve inşa eden kişiler değiliz. Aynı zamanda var olan yapıların dayanıklılığını analiz eden, restore eden, risk analizlerini gerçekleştiren, sürdürülebilir malzeme ve teknikleri öneren uzmanlarız. Bu bilinçle, geçmişi geleceğe taşıyan mühendislik anlayışını yeniden tanımlamamız gerekiyor" ifadelerine yer verdi.
"BURSA'NIN TARİHSEL KİMLİĞİNİ GÜÇLENDİRECEK"
Erdem, "Doğru restore edilmiş ve kamusal erişime açılmış tarihi yapılar, kültürel turizmin bel kemiğini oluşturmaktadır. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan alanların ziyaretçi sayılarına baktığımızda, kültürel mirasın ekonomik getirisi de açıkça görülmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir hassasiyet vardır: Turizme açılan yapılar ticari meta hâline getirilmemelidir. Koruma bilinci, kullanımla birlikte daha da güçlendirilmelidir. Bu dengeyi sağlamak; planlamacıların, belediyelerin, kamu kurumlarının ve teknik uzmanların omuz omuza yürüttüğü disiplinlerarası bir süreci zorunlu kılmaktadır. Bursa özelinde konuşacak olursak; Hanlar Bölgesi, Cumalıkızık, Muradiye Külliyesi, Ulucami, Yeşil Türbe, Irgandı Köprüsü, Yıldırım ve Tophane sırtları gibi birçok kültürel miras alanı, sadece kentin tarihî kimliğini değil; aynı zamanda turizm stratejisinin merkezini oluşturmaktadır. Bu eserlerin belgelenmesi, bilimsel temelli restore edilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması, Bursa'nın tarihsel kimliğini güçlendirecek ve uluslararası alandaki cazibesini daha da artıracaktır" şeklinde açıklamalarda bulunarak tarihi eserlerin turizm ve kentlere katkısı hakkında konuştu.
"TARİHİ ANLAMAK VE GELECEĞE TAŞIMAK HEPİMİZİN GÖREVİ"
Gerçekleştirilecek Tarihi Eserler Çalıştayı'nın içeriğine değinen Erdem, "Bu çalıştayda tarihî yapılarla ilgili çok boyutlu bir değerlendirme yapacağız. Koruma tekniklerinden yasa ve mevzuatlara, mimari mirasın belgeleme süreçlerinden malzeme analizine, depreme dayanıklılık hesaplamalarından yeniden işlevlendirme projelerine kadar pek çok konu başlığında değerli uzmanların katkılarını dinleyeceğiz. Tarihi eserlerin sadece korunması değil, aynı zamanda doğru şekilde okunması, yaşatılması ve topluma mal edilmesi noktasında; mühendislik disiplinlerinin ne denli önemli bir rol üstlendiğini ortaya koyacağız. Çalıştayımız, yalnızca bir bilgi paylaşımı ortamı değil; aynı zamanda yeni fikirlerin, ortak projelerin ve bilimsel dayanışmanın da başlangıcı olacaktır. Tarih yalnızca geçmişe ait değildir; onu anlamak, korumak ve geleceğe taşımak hepimizin ortak görevidir" ifadelerini kullandı.
Kaynak: Bursada Bugün
Nihat Kahveci yıldız isme yüklendi: Beşiktaş tarihinin en kötü transferi
Aday sürücü direksiyon sınavında kaza yaptı: 4 yaralı
Aday sürücü direksiyon sınavında kaza yaptı: 4 yaralı
Sergen Yalçın: Kan değişikliği Muçi'ye iyi gelmiş
Trump’tan Avustralya’daki saldırıya müdahale eden Ahmed el-Ahmed’e övgü
Cardi B.'den Arabistan paylaşımı: Helal B. geldi
Avustralya'da plajdaki silahlı saldırıda can kaybı 16'ya yükseldi
Bursa'da tarihi eser operasyonu! 2 şüpheliye gözaltı
Bakan Fidan Üç Kademe Toplantısı'na katıldı
Lise öğrenciler arasında bıçaklı kavga! 1 kişi yaralandı...
Bursa'da otomobil ile motosiklet çarpıştı: 1 yaralı!
9 metre yüksekten su kanalına düştü! Hayatını kaybetti...
Zincirleme kazada ortalık savaş alanına döndü! Çok sayıda yaralı var...
Seyir halindeki otomobil alev aldı!
Hasan Dağı'nda mahsur kalan öğrenciler helikopterle kurtarıldı