Nilüfer'in kırsal mahallelerindeki kadınlar Türkan Elçi söyleşisinde buluştu

SİMLANUR İNCE / BURSADA BUGÜN

Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü, 'Nilüfer'de kadın hayata yakın 35. buluşma' kapsamında, Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürü Şafak Baba Pala'nın sorularıyla söyleşi gerçekleştirildi. 

Düzenlenen söyleyişe, CHP İstanbul Milletvekili, Yazar Türkan Elçi konuşmacı olarak katıldı.

Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürü Şafak Baba Pala, 35. etkinlikte 10 yıldır bir arada olduklarını söyleyerek etkinliğe katılan tüm kadınlara teşekkür etti. İlk yola çıktıklarında 50 kadınla bir arada olduklarını ifade eden Pala, "Türkiye gibi bir yerde 10 yıldır bir projeyi sürdürmek kolay değil. O yüzden hepimizi tebrik ediyorum. Bir başarıda en önemli şey dertleşmek. Biz dertleştik, bir arada yol aldık. Bir sürü derdin içinde birbirimizden güç aldık. Hepiniz iyi ki varsınız. Türkan hanımın yıllar önce bir öyküsüyle karşılaşmıştım. O yazdıkları bana çok başarılı ve duygulu gelmişti. Bursa'da bir kadın, Diyarbakır'da bir kadını canından hissetti bu da edebiyatın bir gücü. Türkan hanımın çok büyük başarıları var. Yıllarca yapılamayan edebiyat öğretmenliği ardından Hukuk fakültesini bitirip avukatlık yapmış. 2 tane pırıl pırıl evlat yetiştirmiş. Sonrasında 2 kitap yazmış. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde de bizi temsil ettiği için teşekkür ediyoruz" diyerek sözlerini tamamladı. 

"YILLARCA ÖĞRENCİLERİME OKUMANIN YAŞININ OLMADIĞINI ANLATTIM"

"3 ay seçim çalışması yaptım bu kadar kadını bir arada görmemiştim" diyerek teşekkür ile söyleşiye başlayan Türkan Elçi, çocukluğundan bahsederek konuşmasına devam etti. Diyarbakır'ın sur içinde doğup büyüyen Elçi, hayatından ve çalışmalarından bahsetti. Yıllarca edebiyat öğretmenliği yapıp devamında Hukuk Fakültesi'ni kazanarak avukatlıkla meslek hayatına devam eden Elçi, sonrasında da siyasete atılmak durumunda kaldığını belirtti. Elçi, "Bize yaşatılanlar, çektiğimiz acılar karşısında, kendimizi yenik düşmüş görüyoruz ama ben öyle görmüyorum. Öğretmenlikten istifa edip hukuk fakültesine geçmek benim için çok önemliydi. Yıllarca öğrencilerime, okumanın yaşı olmadığını anlattım. Edebiyat benim çocukluktan gelen ilgi alanlarımdan biriydi. Belli bir okuma kültürüyle oluşan bir şeydi. Ben kendi çocukluğumu anlatırken, Diyarbakır'dan bahsederken, ne kadar uzak diye tabir etsem de biz şu an bir araya gelebildiğimize göre birbirimize o kadar da uzak değiliz" diyerek konuşmasına devam etti. 

"HİÇBİRİMİZ YALNIZ DEĞİLİZ"

Siyasi hayatından bahseden Elçi, "Siyasete de çok geç girdim. Beni duygulandıran, çalışma azmi veren hep kadınlar olmuştu. CHP ile bir çalışma yaptığımda, faaliyetler yaptığımızda kadınların gösterdiği emek beni hep duygulandırırdı. O kadınları hep takdir ediyor, partide de dile getiriyordum. Neden partilerde bu kadar az kadın olduğunu söylüyordum. Kadınlar hak ettiği yerde değil. Bir araya gelme duygusunu sizinle birlikte yaşamış oldum. Biz burada kadın duygusu ile nasıl bir araya gelebiliriz? Birbirimize ne kadar yakın olduğumuzu, kadınların birbirleriyle nasıl bir araya gelip ortak düşüncede olduğunu anlatmak üzere buraya geldim. Mecliste de hep bunu konuşmaya çalıştım. Bütün problemlerle ilk karşılaşan hep kadınlar. Şiddet, cinayet, açlık hepsine ilk kadınlar maruz kalıyor. Bir araya gelip ortak acıyı nasıl hissedebileceğimiz, birlikte buluşabileceğimiz noktalar var. Kendimizi asla ne problemle karşılaşırsak karşılaşalım yalnız hissetmeyeceğiz. Hiçbirimiz yalnız değiliz. Hayat zannettiğimiz kadar çözümsüz değil" dedi. 

"KADINLAR ARASINDA KÖPRÜ OLMAK İSTEDİM"

Hayatında dönüm noktalarından ve yaşadığı acılardan anlatarak konuşmasını sürdüren Elçi, eşinin vefat etmesiyle hayatının 2'ye ayrıldığını söyledi. Elçi, o anları şöyle anlattı:

"Kendimce acılarım var, hüzünlerim var. Onların üzerinde çok durmadan, travmalarımı aşıp öncesi ve sonrası olarak hayatımı ikiye ayırıyorum. 8 yıllık bir dönem içinde 2 çocukla baş başa kaldım. Eşimi kaybettim. Babasız çocuk büyütmek çok kolay değil. Hayat çokta güllük gülistanlık olmadığını önüne sunuyor ve devam etmek zorunda kalıyorsun. Kadınlar arasında köprü olmak istedim. Siyasete atılmak, kitap yazmak istedim. Hiçbir hak ve hiçbir mevki sana verilmiyor. Sen alıyorsun. Dişinle tırnağınla alıyorsun. Uykusuz kaldım, çocuklarıma baktım ve aynı zamanda dehşet bir travma içerisinde kaldım. Eşimi bir gün bir basın açıklamasına bıraktım ve akşam oldu eşim eve gelmedi. Akşam oldu sadece eşimin bir çantası eve getirildi. Yere düşen bir saati getirildi. 21 yıl hayatını paylaştığın insan an geliyor eve gelmiyor." 

"EŞİM BİLİNMEYEN BİR KURŞUNLA KATLEDİLDİ"

Eşinin Diyarbakır'da Baro Başkanlığı yaptığını ve vurularak katledildiğini ifade eden Elçi, "Herkes kendi hayat şartlarına koşullarına göre ayrı yollar çizebilir, üretebilir. İyi bir çocuk yetiştirip topluma kazandırabilir. İyi niyetli çocuklar büyütebilir. Şiddet duygusunu içinde barındırdığı bir toplumda yaşıyoruz. Etnik kökenin ne olursa olsun, ölünceye kadar kimseye bir kötülük yapmadan hayattan ayrılmak lazım. Her yönüyle şiddete karşıyım. Ben hukuka inanan bir insanım. Kürtlerin yaşadığı bir bölgede yaşıyorum. Sürekli olayların yaşandığı bir bölgeden geliyorum. Ben eşimi şiddetin ortasında, katledilmiş bir baro başkanı olarak kaybettim. Bilinmeyen bir kurşunla katledildi" dedi. 

"KİTAPLARIMLA ARAMDA BÜYÜK BİR BAĞ VAR"

Yazdığı kitaplardan da bahseden Elçi, "Kitaplarımla bir çocuğum gibi bir bağ kurdum. Ne hayal ettiysem, ne düşündüysem onu yazdım. Bir ödül alma, bir şey bekleme duygusuyla yazmadım. Sanki yazdığım kitap 3. çocuğum gibiydi. Öyle bir bağ kurdum" şeklinde konuştu.