Bbp Genel Başkan Yardımcısı Fehmi Güney'den Öcalan Açıklaması
Bbp Genel Başkan Yardımcısı Fehmi Güney'den Öcalan Açıklaması
BBP Genel Başkan Yardımcısı Fehmi Güneyi İskilip İlçe Kongresinde son günlerde kamuoyuna yansıyan Öcalan serbest mi kalacak sorularına yanıt verdi:
'Bu ülkede Büyük Birlik Partisi oldukça, Öcalan'a af gibi bir gündem kimsenin aklından geçmez' .
Haber Giriş Tarihi: 21.07.2025 20:32
Haber Güncellenme Tarihi: 21.07.2025 21:50
Kaynak:
Haber Merkezi
Kıymetli hemşehrilerim,Değerli dava arkadaşlarım, Teşkilatımızın vefakâr mensupları, Ve bizleri takip eden basınımızın kıymetli temsilcileri, Bugün İskilip’te, sizlerle aynı çatının altında bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Burası sadece bir ilçe değil, burada yürek var, sadakat var, dava şuuru var. Sizin samimiyetiniz, gözlerinizdeki kararlılık, bu hareketin ne kadar sağlam bir zemine oturduğunu bir kez daha gösteriyor. Hepinizi yürekten selamlıyorum. Kongreler bizim için sadece bir takvim işi değildir. Her kongre, bu hareketin bir yenilenme noktasıdır. Hem kendimizi gözden geçirme, hem de milletimizin beklentilerine kulak verme vesilesidir. Bugün burada, sadece bir görevlendirme yapmıyoruz. Aynı zamanda milletimizin yüreğini ilgilendiren, hepimizi yakından ilgilendiren meselelerde nerede durduğumuzu da bir kez daha ifade ediyoruz. Bakın, uzun yıllardır bu milletin başına bela olmuş terör belasından artık kurtulma aşamasına geldiğimizi söylüyorlar. Terör örgütü “silah bırakıyoruz” diyor, “kendimizi feshediyoruz” diyor. Duyunca bir an seviniyoruz elbette, ama sonra soruyoruz kendimize: Gerçekten mi? Samimi mi? Çünkü biz bu filmi daha önce izledik. Sözle gelenin, nasıl hain planlara dönüştüğünü gördük. Milletin güvenini nasıl istismar ettiklerini, devleti nasıl kandırmaya çalıştıklarını yaşadık. Bu yüzden diyoruz ki; bu milletin hafızası güçlüdür, vicdanı tetiktedir. Ve yine açıkça ifade ediyorum: Sadece dağdaki birkaç militanın silah bırakması bu milleti ikna etmez. PKK’nın tüm uzantıları – Suriye’deki PYD’den, Avrupa’daki sözde sivil yapılara kadar – silah bırakmadan bu sürecin samimiyetine kimse inanmaz. Hepsi amasız, fakatsız, şartsız bir şekilde silahı terk edecek. Önce bu olacak. Sonra DEM Parti çıkacak ve bu ülkenin partisi olduğunu gösterecek. Terörü açıkça lanetleyecek, sırtını dayadığı yapılarla bağını kesecek. Açık söylüyorum: Önce onlar kendini feshedecek, sonra DEM Parti Türkiye Partisi olacak.Yoksa bu milletin kalbi kazanılmaz, vicdanı ikna edilmez. Ve tekrar altını çiziyorum: Bu ülkede Büyük Birlik Partisi oldukça, Öcalan’a af gibi bir gündem kimsenin aklından bile geçemez. Biz buna rıza göstermeyiz. Biz sustuğumuzda, şehitlerimizin ruhu sızlar. Biz sessiz kaldığımızda, bu milletin vicdanı yaralanır. Büyük Birlik oldukça, bu ülkede şehit ailelerini incitecek hiçbir adımın atılmasına izin verilmez. Kimse bu milleti susturulmuş bir güvenlik politikasıyla avutamaz. Bizim duruşumuz nettir. Karşılıksız, tavizsiz, omurgalı bir duruş. Duruşun adı Büyük Birlik’tir. Samimiyetin adı Büyük Birlik’tir. Milletin duasında yer bulan iradenin adı Büyük Birlik’tir.Ama sadece güvenlik değil, mesele. Biz biliyoruz ki bu milletin huzuru, sadece terörün bitmesiyle sağlanmaz. Bu milletin yüzü, sofrada tencere kaynarken güler. Tarlada alın teri karşılık bulduğunda huzur artar.Markette fiyat etiketine bakan annenin yüzü asıksa, kimse çıkıp “huzur var” demesin. Şimdi kamu işçileriyle ilgili bir zam pazarlığı yapılıyor. Hükümet yüzde 24’lük bir artış önerdi. Olumlu bir adımdır ama yeterli midir? Hayır. Çünkü markette fiyatlar durmuyor. Ev kiraları her ay yeniden yazılıyor. Çocuk bezinden ekmeğe kadar her şey artıyor. Bu ortamda, geçim sıkıntısı sadece sayılarla ölçülmez. Mutfakta eksilen yağdır, okuldan alınamayan çantadır, ertelenen ihtiyaçtır. Bugün gençlerimiz üniversite bitiriyor ama
mezun olduğu gün “şimdi ne yapacağım” sorusuyla baş başa kalıyor. İşsizlik sadece ekonomik değil, aynı zamanda umutla ilgili bir meseledir. Eğer bir genç geleceğini göremiyorsa, biz orada büyük bir sorun var demeliyiz. Bakın, esnaf zorlanıyor, emekli zorlanıyor, çiftçi artık ne yapacağını şaşırmış durumda. O yüzden bizim teklifimiz çok net: Emeğe saygı, alın terine değer. Çalışan da, üreten de, emekli de, borçlu da nefes alacak. Şimdi gelelim bir başka meseleye… Tarım. Kıymetli kardeşlerim, Tarım sadece ekonomi değildir. Tarım, stratejidir. Tarım, bağımsızlıktır. Tarım, vatandır. Ama gelin görün ki üretici DAP gübreyi alamıyor. Mazot, tohum, ilaç… Hepsi ateş pahası. Çiftçi tarlasına giremiyor. Hayvancılık yapanlar yemin maliyetinden başını kaldıramıyor. Tarım Bakanlığımızın daha aktif, daha görünür olması gerektiğini söylüyoruz. Ama bu sadece bir masa başı planlamasıyla olmaz.Bakanlık, üreticinin ayağına gitmeli, köy köy, ova ova sahayı gezmeli. Üreticinin gerçek derdi dinlenmeli, hangi üründe ne maliyet çıktığı yerinde tespit edilmeli. Sadece destek vermek değil; o desteğin nerede, nasıl kullanılacağını da üreticiyle birlikte planlamalıyız. Destekler hem yerinde hem zamanında verilmeli. Verim kaybı yaşanan her bölgede, kuraklık ve doğal afet gibi nedenlerle zarar gören her çiftçimizin yarası hızla ve adaletle sarılmalı. Ve en önemlisi…Maliyetler bugünün şartlarına göre çok yüksek. Bu destekler güncellenmeli.Çiftçinin eline geçen gerçek destek, üretimeyansıyacak seviyeye gelmeli. Uluslararası standartlarda üretici desteklemes sağlanmalı. Çünkü bu toprakta üretmeden ayakta kalamayız. Toprak susarsa, millet susar. Köy susarsa, şehir düşer. Üretici susarsa, memleket durur. O yüzden biz diyoruz ki: Konuşmakla kalmayacağız. Çözüm önereceğiz. Takip edeceğiz. Destekleyeceğiz. Teşkilat. Değerli yol arkadaşlarım, Bu davayı sırtımızda değil, kalbimizde taşıyoruz. Bu hareketin merkezi sadece genel merkez binası değil; bu hareketin kalbi, işte burada atıyor: İskilip’te. Bir köy kahvesinde yan yana dizilmiş taburede, bir pazar tezgâhının arkasında, bir cenaz evinde omuz omuza duran insanlarda bu dava yaşıyor. Siz konuştuğunuzda, millet bizi daha iyi anlıyor. Siz yürüdüğünüzde, biz daha güçlü adım atıyoruz. Siz varsınız diye biz umutluyuz, siz varsınız diye cesaretliyiz. Ve bunu bir görev gibi değil, bir hak teslimi olarak söylüyorum: Siz sadece birer teşkilat mensubu değil, bu büyük hareketin onur taşıyıcısısınız. Her biriniz, bu davanın omurgası, her biriniz, bu milletin sesine kulak veren vicdanısınız. Ne yapıyorsanız, Allah bereketini arttırsın. Ama ne olur, şunu bilin: Sizin varlığınız, bize güç veriyor. Gözümüz arkada değil. Bugün burada değilsek, Yozgat’tayız, Aksaray’dayız, Diyarbakır’dayız belki… Ama sizin yürüdüğünüz yolda, biz o yürüyüşün izini takip ediyoruz. Bakın, siyaset sadece seçim günü sahaya çıkmak değildir. Siyaset, taziyede omuz vermek, düğünde el uzatmaktır. Siyaset, bir öğrencinin defter eksikliğini görmek, bir çiftçinin derdini dinlemektir. Ve siz bunu zaten yapıyorsunuz. Yani bu davayı sadece savunmuyoruz, bu davayı yaşıyoruz. Bu dava hayatımızın içinde.
Çocuğumuzun ismini koyarken, evde yemek yerken, sokakta yürürken…Biz bu hareketi sadece anlatmıyoruz; temsil ediyoruz.Bugün burada gördüğüm tablo, sadece bir kongre heyecanı değil. Bu, inançla yoğrulmuş bir yürüyüşün, dimdik duran kadrolarının duruşudur. Ve bu duruş, sadece İskilip'in değil, Çorum’un da, Anadolu’nun da, Türkiye’nin de umududur. Rabbim birliğimizi daim etsin. Gayretimizi bereketli, yolumuzu açık eylesin. Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun izinden sapmadan, milletimize, bayrağımıza,devletimize hizmet yolunda yürümeyi hepimize nasip etsin.
Kongremiz hayırlı, kararlarımız isabetli,
yürüyüşümüz bereketli olsun.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bbp Genel Başkan Yardımcısı Fehmi Güney'den Öcalan Açıklaması
BBP Genel Başkan Yardımcısı Fehmi Güneyi İskilip İlçe Kongresinde son günlerde kamuoyuna yansıyan Öcalan serbest mi kalacak sorularına yanıt verdi: 'Bu ülkede Büyük Birlik Partisi oldukça, Öcalan'a af gibi bir gündem kimsenin aklından geçmez' .
Kıymetli hemşehrilerim,Değerli dava arkadaşlarım, Teşkilatımızın vefakâr mensupları, Ve bizleri takip eden basınımızın kıymetli temsilcileri, Bugün İskilip’te, sizlerle aynı çatının altında bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Burası sadece bir ilçe değil, burada yürek var, sadakat var, dava şuuru var. Sizin samimiyetiniz, gözlerinizdeki kararlılık, bu hareketin ne kadar sağlam bir zemine oturduğunu bir kez daha gösteriyor. Hepinizi yürekten selamlıyorum. Kongreler bizim için sadece bir takvim işi değildir. Her kongre, bu hareketin bir yenilenme noktasıdır. Hem kendimizi gözden geçirme, hem de milletimizin beklentilerine kulak verme vesilesidir. Bugün burada, sadece bir görevlendirme yapmıyoruz. Aynı zamanda milletimizin yüreğini ilgilendiren, hepimizi yakından ilgilendiren meselelerde nerede durduğumuzu da bir kez daha ifade ediyoruz. Bakın, uzun yıllardır bu milletin başına bela olmuş terör belasından artık kurtulma aşamasına geldiğimizi söylüyorlar. Terör örgütü “silah bırakıyoruz” diyor, “kendimizi feshediyoruz” diyor. Duyunca bir an seviniyoruz elbette, ama sonra soruyoruz kendimize: Gerçekten mi? Samimi mi? Çünkü biz bu filmi daha önce izledik. Sözle gelenin, nasıl hain planlara dönüştüğünü gördük. Milletin güvenini nasıl istismar ettiklerini, devleti nasıl kandırmaya çalıştıklarını yaşadık. Bu yüzden diyoruz ki; bu milletin hafızası güçlüdür, vicdanı tetiktedir. Ve yine açıkça ifade ediyorum: Sadece dağdaki birkaç militanın silah bırakması bu milleti ikna etmez. PKK’nın tüm uzantıları – Suriye’deki PYD’den, Avrupa’daki sözde sivil yapılara kadar – silah bırakmadan bu sürecin samimiyetine kimse inanmaz. Hepsi amasız, fakatsız, şartsız bir şekilde silahı terk edecek. Önce bu olacak. Sonra DEM Parti çıkacak ve bu ülkenin partisi olduğunu gösterecek. Terörü açıkça lanetleyecek, sırtını dayadığı yapılarla bağını kesecek. Açık söylüyorum: Önce onlar kendini feshedecek, sonra DEM Parti Türkiye Partisi olacak.Yoksa bu milletin kalbi kazanılmaz, vicdanı ikna edilmez. Ve tekrar altını çiziyorum: Bu ülkede Büyük Birlik Partisi oldukça, Öcalan’a af gibi bir gündem kimsenin aklından bile geçemez. Biz buna rıza göstermeyiz. Biz sustuğumuzda, şehitlerimizin ruhu sızlar. Biz sessiz kaldığımızda, bu milletin vicdanı yaralanır. Büyük Birlik oldukça, bu ülkede şehit ailelerini incitecek hiçbir adımın atılmasına izin verilmez. Kimse bu milleti susturulmuş bir güvenlik politikasıyla avutamaz. Bizim duruşumuz nettir. Karşılıksız, tavizsiz, omurgalı bir duruş. Duruşun adı Büyük Birlik’tir. Samimiyetin adı Büyük Birlik’tir. Milletin duasında yer bulan iradenin adı Büyük Birlik’tir.Ama sadece güvenlik değil, mesele. Biz biliyoruz ki bu milletin huzuru, sadece terörün bitmesiyle sağlanmaz. Bu milletin yüzü, sofrada tencere kaynarken güler. Tarlada alın teri karşılık bulduğunda huzur artar.Markette fiyat etiketine bakan annenin yüzü asıksa, kimse çıkıp “huzur var” demesin. Şimdi kamu işçileriyle ilgili bir zam pazarlığı yapılıyor. Hükümet yüzde 24’lük bir artış önerdi. Olumlu bir adımdır ama yeterli midir? Hayır. Çünkü markette fiyatlar durmuyor. Ev kiraları her ay yeniden yazılıyor. Çocuk bezinden ekmeğe kadar her şey artıyor. Bu ortamda, geçim sıkıntısı sadece sayılarla ölçülmez. Mutfakta eksilen yağdır, okuldan alınamayan çantadır, ertelenen ihtiyaçtır. Bugün gençlerimiz üniversite bitiriyor ama
mezun olduğu gün “şimdi ne yapacağım” sorusuyla baş başa kalıyor. İşsizlik sadece ekonomik değil, aynı zamanda umutla ilgili bir meseledir. Eğer bir genç geleceğini göremiyorsa, biz orada büyük bir sorun var demeliyiz. Bakın, esnaf zorlanıyor, emekli zorlanıyor, çiftçi artık ne yapacağını şaşırmış durumda. O yüzden bizim teklifimiz çok net: Emeğe saygı, alın terine değer. Çalışan da, üreten de, emekli de, borçlu da nefes alacak. Şimdi gelelim bir başka meseleye… Tarım. Kıymetli kardeşlerim, Tarım sadece ekonomi değildir. Tarım, stratejidir. Tarım, bağımsızlıktır. Tarım, vatandır. Ama gelin görün ki üretici DAP gübreyi alamıyor. Mazot, tohum, ilaç… Hepsi ateş pahası. Çiftçi tarlasına giremiyor. Hayvancılık yapanlar yemin maliyetinden başını kaldıramıyor. Tarım Bakanlığımızın daha aktif, daha görünür olması gerektiğini söylüyoruz. Ama bu sadece bir masa başı planlamasıyla olmaz.Bakanlık, üreticinin ayağına gitmeli, köy köy, ova ova sahayı gezmeli. Üreticinin gerçek derdi dinlenmeli, hangi üründe ne maliyet çıktığı yerinde tespit edilmeli. Sadece destek vermek değil; o desteğin nerede, nasıl kullanılacağını da üreticiyle birlikte planlamalıyız. Destekler hem yerinde hem zamanında verilmeli. Verim kaybı yaşanan her bölgede, kuraklık ve doğal afet gibi nedenlerle zarar gören her çiftçimizin yarası hızla ve adaletle sarılmalı. Ve en önemlisi…Maliyetler bugünün şartlarına göre çok yüksek. Bu destekler güncellenmeli.Çiftçinin eline geçen gerçek destek, üretimeyansıyacak seviyeye gelmeli. Uluslararası standartlarda üretici desteklemes sağlanmalı. Çünkü bu toprakta üretmeden ayakta kalamayız. Toprak susarsa, millet susar. Köy susarsa, şehir düşer. Üretici susarsa, memleket durur. O yüzden biz diyoruz ki: Konuşmakla kalmayacağız. Çözüm önereceğiz. Takip edeceğiz. Destekleyeceğiz. Teşkilat. Değerli yol arkadaşlarım, Bu davayı sırtımızda değil, kalbimizde taşıyoruz. Bu hareketin merkezi sadece genel merkez binası değil; bu hareketin kalbi, işte burada atıyor: İskilip’te. Bir köy kahvesinde yan yana dizilmiş taburede, bir pazar tezgâhının arkasında, bir cenaz evinde omuz omuza duran insanlarda bu dava yaşıyor. Siz konuştuğunuzda, millet bizi daha iyi anlıyor. Siz yürüdüğünüzde, biz daha güçlü adım atıyoruz. Siz varsınız diye biz umutluyuz, siz varsınız diye cesaretliyiz. Ve bunu bir görev gibi değil, bir hak teslimi olarak söylüyorum: Siz sadece birer teşkilat mensubu değil, bu büyük hareketin onur taşıyıcısısınız. Her biriniz, bu davanın omurgası, her biriniz, bu milletin sesine kulak veren vicdanısınız. Ne yapıyorsanız, Allah bereketini arttırsın. Ama ne olur, şunu bilin: Sizin varlığınız, bize güç veriyor. Gözümüz arkada değil. Bugün burada değilsek, Yozgat’tayız, Aksaray’dayız, Diyarbakır’dayız belki… Ama sizin yürüdüğünüz yolda, biz o yürüyüşün izini takip ediyoruz. Bakın, siyaset sadece seçim günü sahaya çıkmak değildir. Siyaset, taziyede omuz vermek, düğünde el uzatmaktır. Siyaset, bir öğrencinin defter eksikliğini görmek, bir çiftçinin derdini dinlemektir. Ve siz bunu zaten yapıyorsunuz. Yani bu davayı sadece savunmuyoruz, bu davayı yaşıyoruz. Bu dava hayatımızın içinde.
Çocuğumuzun ismini koyarken, evde yemek yerken, sokakta yürürken…Biz bu hareketi sadece anlatmıyoruz; temsil ediyoruz.Bugün burada gördüğüm tablo, sadece bir kongre heyecanı değil. Bu, inançla yoğrulmuş bir yürüyüşün, dimdik duran kadrolarının duruşudur. Ve bu duruş, sadece İskilip'in değil, Çorum’un da, Anadolu’nun da, Türkiye’nin de umududur. Rabbim birliğimizi daim etsin. Gayretimizi bereketli, yolumuzu açık eylesin. Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun izinden sapmadan, milletimize, bayrağımıza,devletimize hizmet yolunda yürümeyi hepimize nasip etsin.
Kongremiz hayırlı, kararlarımız isabetli,
yürüyüşümüz bereketli olsun.
Kaynak: Haber Merkezi
500 bin konut için son hafta!
Bursa'da mezarlıklar doldu!
BTÜ Konuşmaları’nın konuğu Beyçelik Holding CEO’su Baran Çelik oldu
Habertürk'teki taciz iddialarına karartma!
Dev giyim markası tüm mağazalarını kapatıyor!
Harita beyaza bürünüyor: Kar yağışı 26 ili etkileyecek
Yasa dışı bahis reklamı yapan 15 sosyal medya hesabına erişim engeli
Sağlık Bakanı Memişoğlu açıkladı: 412 hekim gitti, 249 doktor geldi
Hilal Cebeci'nin Güllü açıklamasına sosyal medyadan tepki geldi
TEM'in Bolu geçişinde 3 araç çarpıştı: 7 yaralı
Donmak üzerelerdi! Helikopterle kurtarıldılar...
İstanbul’da cami önlerinde milli piyango ve şans oyunu satışına yasak
Kabine bugün toplanıyor
‘Girişimci Kafası’ Üretim Sektörünün Başarılı İsmini Ağırladı
Bursa'da bugün hava nasıl olacak?