SON DAKİKA
Hava Durumu

DEPREMİ ÇOCUKLARINIZA ANLATIN...

Yazının Giriş Tarihi: 06.05.2025 10:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.05.2025 11:03

En son yaşadığımız 6.2 büyüklüğündeki İstanbul depremi, Türkiye’nin en büyük ilinde ve en kalabalık bölgesinde paniğe neden oldu. Haklı olarak korktuk, şaşırdık ve kaygıya kapıldık. Üzerine bastığımız yer sallandı. Binalarımız, iş yerlerimiz, okullarımız, park ve bahçelerimiz, köprülerimiz, yollarımız ve yemek yediğimiz lokantamız sallandı. Güvenli diye düşündüğümüz, en mahrem sığınağımız, bütün tehlikelerden uzak korunağımız, spor yaptığımız salonumuz, cezaevimiz, sokağımız, caddemiz, semtimiz ve çay-kahve içtiğimiz, oyun oynadığımız kahvehanemiz sallandı. Hiç bir yerin güvenli olmadığı, çırılçıplak kaldığımız, herkesin çaresizce donakaldığı ve o anda hiç kimsenin yardım edemeyeceği bir durumla karşı karşıya kaldık. Fotoğrafımız çekildi ve zaman bir süreliğine durdu!

Depremi daha önce deneyimlemiş olanlar aramızda çoktur. Ama 17 Agustos 1999 Marmara Depreminden bu zamana kadar ciddi bir sarsıntı yaşamayan milyonlarca insan katıldı aramıza. Kimlerden bahsettiğimi anlamışsınızdır. Tabi ki çocuklardan bahsediyorum.

Depremin etkisi yaş grupları arasında farklı şekillerde yansır. Yaşam süremiz içerisinde geçirdiğimiz zamanın hayatı anlama ve anlamlandırma noktasında farklı durakları olacaktır. Yaş diye kısaca tariflendirdiğimiz bu zaman sürecinde bir çok şeyi öğrenir ve hayatımızdaki yerine koyarız. Yaşadığı ortamın kendisi için hiç bilmediği bir tehditle sarsılmasının verdiği güvensizlik hissi, birçok kişiyi korkutur ama en çok çocukları etkiler. Çünkü çocuk daha önce hiç karşılaşmadığı bu olayı bilmez, bilemez.

Bu gibi durum ve zamanlarda, yetişkinlerin ortaya koymuş olduğu davranış kalıpları, olaya yaklaşımı ve olayı anlamlandırma şekli çocuklar için bir rehber niteliği taşır. Bu gibi durum ve zamanlarda çocukların süreci daha sağlıklı atlatmasına yardımcı olacak davranışlar, afet bilinci olan yetişkinlerle mümkündür. Aksi durum çocuklar için süreci daha da karmaşık hale getirip, zorlaştıracaktır.

Çocukların gelişim dönemlerine göre olayları anlamlandırma biçimleri de değişir. Psikoloji bilimi bu yüzden yaş gruplarını 3’e ayırır. 0-6 yaş arasındaki çocuklarda deprem travması gerileme davranışlarına, anne babaya aşırı düşkünlüğe ve yalnız kalmama isteğine yol açabilir. 7-12 yaş arası çocuklarda ölüm korkusu daha fazla hissedilir. 13-18 yaş dönemindeki etki ise varlığın sorgulanması, kızgınlık ve gelecek kaygısına neden olacak bir durum olarak kendisini göstermektedir.

Velhasıl şunu söyleyebiliriz. En son meydana gelen İstanbul depremi etkili olduğu tüm illerde yaşayan 0-18 yaş arasındaki bireylerde, geleceğe dönük kaygı, korku, kontrol ve güven kaybına neden olmuştur.

İşte bu nedenle çocuklarımıza depremi uygun bir dille anlatmamız gerekiyor. Uygun dil nasıl olacak diye sorarsanız burada haddimi bilerek psikologlara danışın derim. Ama benim işimden kaynaklı tecrübem ve ebeveyn olmam nedeniyle edindiğim izlenim şudur. Somut ifadeler kullanın. Yani, deprem levha hareketlerinden dolayı yerin sarsılmasıdır ve bu sürekli olur, dünyanın yaşamı için bu gerekli bir devinimdir, diyebilirsiniz. Bizden önce de bu hareket vardı ve sürekli devam ediyor. Deprem bize zarar vermez, binalar zarar verir. Binamız sağlam olursa deprem bize zarar veremez, öldürmez gibi sözlerle konuyu anlatın. Böylece çocuktaki bilinmezlik korkusu ve ne olacağını bilmemesinden kaynaklı kaygı ve stres azalacaktır.

Görüştüğüm bir çok psikolog çocuklara, “Korkma, korkulacak bir şey yok” demek yerine; “Evet korktun, bu çok normal. Ben de korktum. Ama şimdi güvendeyiz.” şeklinde konuşulması gerektiğini ifade etmişlerdir.

Değerli okuyucu...

Çocuklarımız yarının büyükleridir. Yarının büyüklerinin fiziksel sağlığı kadar ruhsal sağlığı da çok önemlidir. Afet ve acil durumlarında yalnız olmadığını hissettirmek, destek olmak, normal yaşam rutinlerine dönmesi için gerekli ortam ve durumları oluşturmak çok önemlidir. Çocuğun ruhsal sağlığı açısından zararlı görüntülerin sürekli yayınlandığı sosyal medya, televizyon haberlerinden uzak tutmak, okula giden çocuklarımızın öğretmenleriyle iş birliği içerisine girerek rehberlik hizmetlerini artırmak ve davranışlarda normalleşme gözlenmiyorsa uzman desteğine müracaat etmek yapılması gerekenlerdir.

Türkiye bir afet ülkesi değildir! Ama Türkiye bir deprem ülkesidir. Deprem afetin kendisi değildir. Meydana gelen olayın doğurduğu sonuca afet diyoruz. Deprem’ in afete dönüşmemesi için yapılması gereken şeyler bellidir. Bu coğrafyanın bir gerçeği olan depreme karşı bilinçlenmeli, çocuklarımıza da bu bilinci aktarmalıyız. Yeni nesil bize bakarak, taklit ederek, öykünerek öğreniyor. Güvenlik kültürsüz, afet temelsiz yaşamın şifrelerini sorgulayın. Değişim ve dönüşümü kendinizden başlatın, çocuklarınıza aydınlık, güvenli ve afetlerin hiç olmadığı bir gelecek armağan edin. İnsanı diğer canlılardan ayıran en büyük özelliğidir bilinci. Bilinçli ve ilmi rehber edinmiş kuşaklar hiç bir şeyden kormaz, çekinmez ve kaygılanmaz.

Aydınlık Türkiye’ nin geleceği ve mimarı çocuklarımıza güvenik kültürlü, afet temelli yarınlar dileğiyle...

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.