SON DAKİKA
Hava Durumu

SEN YABANCI DEĞİLSİN...

Yazının Giriş Tarihi: 11.06.2025 22:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.06.2025 22:23

Özdemir ASAF’ın çok güzel bir sözü vardır. “Her şeyi zamana bırakıyoruz, zamanımız var mı bilmeden” diye... Şairler, yazarlar duygulara ve düşüncelere elbise giydirir, vitrine bırakır. Kim beğenirse, kim kendisine yakıştırırsa o alır kullanır.

Kendi hayatımıza uyarladığımız, benzeri duygularımıza tercüman olan bu giydirilmiş kelimelerden oluşan cümlelerde hayatımızın manasını keşfederiz. Yürüdüğümüz yolların rotasıdır bu cümleler. Ve geçtiğimiz yere bulaştırdıklarımızın maddesel tarifidir…

Ben, işim gereği ülkenin birçok bölgesinde bulunmuş birisiyim. Doğu, batı, kuzey, güney diye tarif ettiğimiz yönlerin Türkiye coğrafyası özelinde birçok alanında zamanım geçti. Nüfuz ettim ancak çoğu zaman da etkilendim, deneyimledim ve öğrendim. Farklılıkları anlamaya, neden, nasıl, niçin gibi sorulara cevap bulmaya çalıştım.

Anlaşılmayan şeyin bilinemeyeceğini; bilmek isteyenin anlamak, bilinmek isteyenin de anlaşılmak zorunda olduğunu tecrübe ettim.

Yaşam akışımızda ve alışkanlıklarımızdaki öncelik sırasının, bizim için önemli insanların, değerlilerin, sevdiklerimizin hep en sona alınışı şeklinde tezahür ediyor olduğunu, onları ihmal ettiğimizi farkettim.

Sizi en çok önemseyen ve seven insanları düşünün. Başınıza ne gelirse gelsin, her zaman kapısı size açık olanları...Sıralayın kendinizce.

Sonra, onlar için 24 saatlik bir zaman diliminin ne kadarını harcadığınızı, sevginizden ne kadarını ifade ettiğinizi, saygınızı, sabrınızı, ilginizi ve iltifat da olsa söylediğiniz olumlama cümlelerini sayın. Ne kadar az olduğunu fark edeceksiniz.

Dikkat ettiniz mi bilmiyorum. Kim bize çok yakınsa, kim en çok sevgimizi hak ediyorsa, kim en değerli, kıymetliyse hep sona bırakıyoruz. Bu vefasızlığımızın faturasını sanki onlar hak ediyormuşçasına “sen yabancı değilsin” diyoruz.

Yabancımız olmayan ama hiçbir zaman yakınımızda tutmadığınız sevdiklerinizi düşünün. Hep sona bıraktığınız, beklettiğiniz ve cepte olarak bildiklerinizi…İhmal ettiklerinizi, etmeye devam ettiklerinizi. O yabancı değil, idare eder dediklerinizi…

Misafir çocuğunun yaptığı bütün yaramazlıklar “çok sevimli bir çocuk” ifadesiyle karşılık bulurken; kendi çocuğumuzun yaramazlığında neler neler dillendirdiğimizi. Cezalar, yasaklamalar ve sürekli başa kakmaları düşünün...

Yedi yabancıya gösterdiğimiz hoşgörü ve anlayışı, hayatımızın merkezindeki eşimizden, ailemizden esirgeyişinizi. Bir yabancıya kurduğumuz sofrayı ve sofradaki özeni en sevdiklerimize sergilemediğinizi...

OYSA;
En çok özeni yakınlarımıza, bizi sevenlere, sevdiklerimize göstermek ne kadar kolaydır. En güzel sözler, en güzel sofralar, en önemli zamanlar sevdiklerimize armağan edilmeli. En büyük sabır, heyecan, ilgi ve alaka sevdiklerimize gösterilmeli. Paylaşılması gereken her şey, küçükte olsa, önemsizde sayılsa yakınlarımızla olmalı.

Hadi, şimdi en yakınınızda bulunan bir sevdiğinize, eşinize, oğlunuza, kızınıza ya da kardeşinize kibar, sevgi içeren bir söz ediverin. Aracınızda bulunanlar için en özel şarkıyı açın, beraber dinleyin ve beraber söyleyin. Evinize, bir an önce birlikte güzel zamanlar paylaşabilmek için ailenize koşun. Ve her zamanı bir bayram tadında yaşayın.

En özel köşelerimiz sadece misafirler için olmasın. Enlerimiz sevip saydıklarımız, dost, arkadaş ve canlarımız için olsun. Tatillerimiz, bayramlarımız, eğlencelerimiz canlarımızla olsun. Birisinin canı sağ olacaksa sevdiklerimizin olsun…

Zamana bırakmayın, çünkü zamanımız var mı bilmiyorsunuz. Ben, kavgalar, kızgınlıklar ve kırgınlıklara ayıracak, öfkelere teslim edilecek hiçbir zamanımızın olmadığını düşünüyorum. Geçmiş, geçmişte kaldı bunu biliyoruz ama geleceği bilmiyoruz. Öyleyse şu an var ve şu anı yaşıyoruz. Gelecek, bugünden oluşmaya başlıyor. Düşünceleriniz, duyularınız ve eylemleriniz yarınınızı örecek. Ve yarındaki önceliğiniz sevgi olsun, saygı olsun, size değer verenler olsun.

Yapın, edin, şöyle olsun, böyle olsun demek, tabi ki kolay olandır. Bakalım kendi özelimde bunu başarabilecek miyim? Ama deneyeceğim. En azından şu andan itibaren...

Problemleri, onlara sebep olan düşünce yapısıyla asla çözemeyiz demiş Einstein. Bir problem var, sevgisizlik ve bunu gösterme şekli ve zamanıyla alakalı olarak “ÖNCELİK” problemimiz. Önceliklerinize kendiniz karar verin ama içinizdeki “SEVGİ”’ yi asla soğutmayın. O’nu hak edenlere, yerinde ve zamanında teslim edin. Ertelemeyin çünkü zamanınız olmayabilir…

Sorgulamanın, akletmenin ve sevginin zevkine doyasıya vardığınız bir hayat dileğiyle; saygı, hoşgörü ve bilgi ile kalın diyor afetsiz günler diliyorum…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.