Gerçeklerin Ortaya Çıkmak Gibi Bir Huyu Vardır

Baştan belirteyim;
Bu yazıyı
'Firari iş adamı, kirli yayınlar ve sus payları üçgeninde gerçekte neler olup bittiğini merak edenlere;
Ve de altını kalın çizgilerle çizerek ifade ediyorum; Bütün Bursa'daki gazetecileri güya ranta karşı küllüm duyarsızlıkla suçlayan bir-iki çakma basın yayıncıya :)) cevaben yazıyorum...
Hani son sosyal medya paylaşımımda anlattığım üzere kırmızı bültenle aranan iş insanı Emin Adanur bundan beş- altı gün önce ( Kendisinin sosyal medyasında mevcut) bir video çekiyor ve Bursa Alaaddin Bey'deki bir fabrikanın kaçak olduğunu iddia edip ( belge ya da herhangi bir delil ile açıklayamıyor asla) ve o fabrikanın sahiplerini özellikle işaret edip;
'Bakın görün sizinle nasıl uğraşacağım' diyerek açık açık tehditler savuruyor ve üstüne de birlikte sosyal medya yayını yaptığı Burak Keleş'in bir sonraki gün o bölgeye gidip inceleme ve araştırmalarda bulunacağını tüm izleyenlerine açık açık duyuruyor.
Böyle yapmakla kaçak Emin Adanur aslında kendi kendini ele veriyor da...
Ve fakat bunu, ilahi adalet işte Burak Keleş o fabrikada hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaşınca anlıyor...
Neyse sözü uzatmıyorum;
Burak Keleş Bursa'dan İstanbul'a gelerek Emin Adanur'un yaptığı o yayının tam da ertesi günü hiç vakit kaybetmeden deyim yerinde ise ışık hızıyla söz konusu o fabrikaya gidiyor...

Soralım o vakit;
BİR; Burak Keleş o fabrikaya hangi amaçla gidiyor?
İstanbul'dan ya da dünyanın herhangi bir yerinden bu fabrika ile ilgili yayın yapamıyor mu acaba? Onu tam da o fabrikanın önüne bizzat firari bir insanın sözüyle taaa İstanbullar'dan getiren sebep ne?
Bir de şu çok enteresan değil mi acaba;
Bu ülkenin yargısı adalet sistemi vs ..yok mu ?
Bu kişi neden mevzuyu devletin Emniyeti'ne ve yargı organlarına bırakmıyor?

İKİ; Burak Keleş o fabrikanın sınırlarına neden izinsiz giriyor?

Çünkü hiçbir gazeteci haber değeri taşıyan olayları takip eder ve de yazar ama gidip de mekanlara devletin polisi gibi baskın yapamaz!...
ÜÇ; Burak Keleş'i o fabrikaya kim ya da kimler götürüyor?
Bu soru herşey olup bittikten sonra yine Kaçak Emin Adanur ile yapmaya çalıştıkları dün akşamki bir nevi aklanma yayınında anlattığı 'Bölgeye gidip arabayı park ettik' deyip sonradan lafı değiştirip 'Fabrikanın önüne gidip motorsikletimi yanaştırdım' diye çevirmesinden ötürü soruyu....
Bu arada Burak Keleş'in bir dayağa maruz kalmasından ötürü gerçekten üzüldüm. Kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletmekle birlikte hiçbir insanın fiziksel şiddete maruz kalmasını asla doğru bulmuyorum.
Burak Keleş Emin Adanur ile gerçekleştirdiği o yayında ikilinin arasındaki sohbette şu soru soruluyor:
DÖRT; Bizi kim tanıştırdı?
CEVAP; Sizlerin de tahmin edeceği üzere
'Pınar Aydın'....
Ne zaman tanıştırdı?
Emin Adanur ''Bir ay önce diyerek yanıt veriyor....''
Yine çok değerli okur işin bu kısmı da çok ilginç!...
Adaşım;
Amma velakin sadece adaşım...Kendisi ile Beni hiçbir şekilde ne gazetecilik yönünden ne de başka bir konu ile ilgili kesinlikle karıştırmayın lütfen ...
Çünkü adlar dışında hiçbir konuda asla ve kat-a benzemiyoruz....
Şimdi o vakit soralım Pınar Aydın'a Burak Keleş ile Emin Adanur'u neden niçin tanıştırdı?
Firari bir insanla yayın yapmak normalde zaten suçtur ...
Hadi kendisi böyle bir suçu işliyor;
Bu suça Burak Keleş'i hangi sebeplerden ötürü ortak ediyor?
Hadi ortak etti;
Bursa'nın her türlü kötülükten temizlenmesi uğruna çalıştığını iddia eden Pınar Aydın Kaçak Adanur ile tek ve sadece kendisi yayın yapsaydı olmaz mıydı ?
Reyting açısından söylüyorum:)) tabii ki...
İlaveten;
Pınar Aydın Burak Keleş'i kanun kaçağı Adanur'la bir ay önce tanıştırmış ya...
Peki o vakit;
Burak Keleş Bursa ile ilgili Ağustos ayından bu yana yayın yapıyor. Keleş'in küfrün kitabını yazdığı o yayınların sebebi ne ? Keleş'e o yayınları kim yaptırdı?
Acaba o zamanlarda da Keleş ve Pınar Aydın tanışıyorlar mıydı?
Bu arada Burak Keleş sosyal medya hesaplarının Faruk Çelik'in şikayeti üzerine kapattırıldığını söylüyor o yayında ...
Sorarım size çok kıymetli okur;
Faruk Çelik milletvekili öyle değil mi?
Öyle....Peki milletvekillerinin dokunulmazlığı sebebiyle Keleş'in o küfür dolu yayınları emniyet istihbarat birimlerince takip edilmiş ve toplumsal ahlak ile örtüşmeyen anonslar sebebiyle o hesaplar kapatılmış olamaz mı?

Ki Faruk Çelik bile şikayetçi olduysa da yayınlardaki mevzular bir kenara( o iddialarda emniyet tarafından zaten araştırılıyordur) onca küfür kıyamet sebebiyle haklılık payı yok mudur sizce?
Şimdi Burak Keleş o fabrikaya izinsiz girmiş ve kötü bir dayak yemiş ...
Ancak yine o dayak yiyen Burak Keleş emniyet birimlerince gözaltına alınarak tutuklanmış.
Dün de adliyede hakim karşısına çıkmış ve denetimli serbestlikle haftada üç gün imza atmak karşılığında salıverilmiş.
Keleş hakkında denen o ki bu olay sebebiyle dava da açılmış.
Bir kez daha soralım o zaman;
Dayak yiyen Burak Keleş. Gözaltına alınan Burak Keleş...Denetimli serbestlik alan ve dava açılan da Burak Keleş...Neden, niçin ?
Burak Keleş gittiği fabrikanın sahiplerinden birşeyler mi talep etmiş?
Eğer böyle bir talebi var ise fabrika sahipleri bu illegal talepleri kayıt altına mı almış?
Ve de o fabrika sahipleri bu olay sebebiyle hiçbir şekilde ceza almamış mı?
Tabii ki Burak Keleş Emin Adanur ile aklanma çabasıyla yaptığı yayında hiçbir talebinin olmadığını söyledi...Daha da söyleyecektir..
Fakat o videoyu izlediğinizde Burak Keleş ve Adanur'un kendi kendilerini ele verdiklerini net olarak anlayacak ve duyduklarınız karşısında sizler de çok ama çok şaşıracaksınız...
Bendeniz o yayına dair videoyu da hemen şuracığa bırakıyorum...
Yorum sizin taktir Allah'ın!....

Bu gönderiyi Instagram'da gör

Emin Adanur (@eminadanurr)'in paylaştığı bir gönderi

Yazının sonunda daha önce de söylediğim gibi gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu olduğunu bir kez daha hatırlatmış olayım...
Takipteyim... Kalın sağlıcakla!