SON DAKİKA
Hava Durumu

TEKNOLOJİ ÇAĞINDA EMEK

Yazının Giriş Tarihi: 30.04.2025 21:59
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.04.2025 22:03

“Adana'nın pamuğu dokumada;
Diyarbakır, Afyon, Kütahya fabrikada.
Ümit işkencede mahzun,
Emek işkencede mahzun,
Tenim, ayaklarım üryan,
Ekmek işkencede mahzun
Ve Divrik’in demiri arabada
İşçi-köylü ve işçi birarada.
Söyle türküler yadigârı kardeş,
Söyle ağrılar yadigârı kardeş,
Neden alınterleri,
Nimetler, haklar haram oldu sana.”

(Enver Gökçe)

Taşı elleriyle yontan, çamuru elleriyle yoğuran, toprağı sürecek sabanı yine elleriyle yapan insan tarih boyunca emeği ve alınteri ile var oldu. Uğraştığı kadar doydu ve her dönemde emeğiyle yeniden bir hayat kurdu. Günümüze kadar nasırlı ellerde, kömür karası yüzlerde gördüğümüz; fabrika bacalarından duyduğumuz emeğin izleri silinmeye başladı hayatımızdan: ne adı ne yüzü ne de sesi var emeğin. Makinalar yapan, şehirler kuran görünmez kahramanlarımız olan işçiler ve onların emeği dijital ekranların akışında sürükleniyor, fiber kablolarda geziniyor, tıklamalarımızla daha da kayboluyor.

Teknolojik gelişmelerin hayatımızı daha konforlu, daha yaşanılası ve daha özgür hale getireceğini beklerken, insan emeğinin uygulama yazılımına, soğuk mavi ekranın arkasına veya bir paketin teslimat süresine gömüldüğünü görüyoruz hep birlikte. İşçinin de emeğinin de ne yüzü ne adı var ürününde… Üretim şekilleri değiştikçe işçi sınıfının karşılaştığı sorunlar da değişti ve çeşitlendi. Bu çağda emek hem fiziksel, hem zihinsel hem de dijital hale geldi. Böylece eşitlik ve güvence konusunda yeni sorunlar ortaya çıktı.

Dijital platformlarda çalışanlar işçi değil bağımsız çalışan durumundalar ve sağlık sigortası, emeklilik gibi haklardan mahrumlar. Bazı dijital şirketler devasa karlar ederken, düşük ücretle yaşam mücadelesine maruz bıraktıkları çalışanları günümüz dijital proleteryası haline geliyor. Tüm performansları gözlenen işçilerin bir yandan mahremiyeti suistimal edilirken diğer yandan bu gözlemler psikolojik baskı olarak kullanılabiliyor. Birçok sektörde yapay zeka ve robotların kullanımı emekçileri işsiz bırakıyor. Ayrıca bu denli geniş ama görünmez alanda çalışma işçilerin örgütlenmesini ve kolektif bir mücadele vermelerini zorlaştırıyor.

“Problemi onu yaratanlarla çözemezsiniz.” derler. Dolayısıyla yeni sorunlara eski çözümleri bırakıp çoğulcu akılla, varolan inanç-değer ve alışkanlıklardan bağımsız bir objektiflikle yeni yollar aranmalıdır. Örneğin dijital emekçileri de kapsayacak platform tabanlı yeni nesil sendikacılık modelleri geliştirilebilir. Düzenli geliri olmayan emekçiler için devlet destekli gelir modeli oluşturulabilir. Çalışanların teknolojik gelişmelere uyum sağlayabilmesi ve yeni beceriler kazanmaları için eğitimler sürekli hale getirilebilir.

Teknoloji hayatımızın her alanında olduğu gibi üretim biçimleri ve emekçileri de derinden etkilemiş, onları daha görünmez ve daha dağınık hale getirmiştir. Dolayısıyla insanlık olarak önümüzde aşılması gereken yeni engeller oluşmuştur. Bu nedenle 1 Mayıs sadece verilmiş mücadelelerin anılması değil, emek kavramının yeniden tanımlanması ve günümüz sorunlarına dikkat çekilmesi açısından önemli bir tarihtir. Ve bu tarihin temel değeri emekçilerin dayanışma ruhu ve hak arama bilinci olmalıdır. Çünkü 1 Mayıs 1886’daki Haymarket Olayı’ndan beri verilen mücadele insan emeğinin yalnızca bir üretim aracı olmadığını, aynı zamanda onur, adalet ve insanca yaşam mücadelesiyle iç içe olduğunu tüm dünyaya ispat etmiştir.

“Her çağ kendi zincirlerini yaratır; her emekçi kendi özgürlüğünü.” Emeğin yeniden elzem bir değer olarak benimsendiği ve hak ettiği karşılığı aldığı bir dünya umuduyla!

Sevgi’yle kalın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.